0
bakın, taksim gezi parkı direnişi’nde biz gerçekten o açıklamayı bekliyorduk çünkü o açıklama bizim için değerliydi –çünkü halkı bir bütün olarak algıladığımız için değerliydi- kürt halkı temsilcilerinin de çıkıp bir şeyler söylemesini, bu davayla ilgili, bu konuyla ilgili bir fikir beyan etmelerini bekliyorduk, o açıklama da geldi; bu polislerin yaptığı, bu hükümetin ısrarla uygulamakta direttiği bu zulüm… haksızdır. “süreç etkilenmesin diye biz birtakım fedakarlıklar yaptık bağrımıza taş bastık ama türk halkı da bizim kardeş halkımızdır, biz yıllarca ‘kürt-türk kardeştir’ diyenler olarak buna nasıl sessiz kalabiliriz” inisiyatif koydular… yani, biz teşekkür ederiz inisiyatif koyan çerkez halkına da laz halkına da –bugün saraybosna’da eylemler yapılıyor, amerika’da, londra’da, paris’te, zürih’te, viyana’da, türk kafkas adaları’nda, karayipler’de… dünyanın dört bir tarafından insanlar tepki veriyorlar- birisi bu eylemlerin müsebbibi olma ihtimalini düşünüp kenara çekilip “ya ben bu ülkenin başbakanıyım, bu kadar insan acaba yanılmıyor olabilir mi(?)” demek zorundadır.
bugün hammami (hama hammami) çıkıp tunus’ta “biz diktatörlerle yemek yemeyiz” diyorsa; bugün ekonomist, dünyanın saygın dergilerinden bir tanesi çıkıp “bu demokrat mıdır, sultan mıdır; bilmiyoruz, anlamadık” diyorsa… bunun gibi örnek çok çoğaltabiliriz. yani biz dünyanın bütün ajanslarını taramaya çalışıyoruz; dünyanın dört bir tarafından gelen tepkiler, beyaz saray’ın tepkisi, the guardian’ın, the new york times’ın, the wall street journal’ın, diğerlerinin, iran haber ajansı’nın; yani fars news’da da (fars news agency) aynısını göreceksiniz, çıkıp başka bir yerde de aynısını göreceksiniz.
bu çok ciddi bir baskı rejimidir.
ha şimdi diyeceksiniz ki, “bundan öncekiler baskı rejimi değil miydi(?)” cumhuriyet tarihinde 80 yıllık borç kadar borç istiflemiş bir iktidar döneminde, buna ses çıkartmayan halkın hiçbir şeye ses çıkartmayacağı zannedildi; yani “niye bugün, daha önceki iktidarlar da shereton arazisine el koydular, koç üniversitesi de koydu, halk niye ses çıkartmadı” dedi; başbakana cevap verelim:
“halk yeni uyandı!”
yani, (- evet, evet, evet) bütün bu olanların farkında olan kitle küçük bir kitleydi. ama o kadar abarttılar ki baskıları, insanlar susmaz hâle geldi. yani, söylenecek aslında çok şey var lale hanım.
- şimdi ben yine bir hani, aslında belki biraz dışına çıkacağız ama bir ortadoğu projesi var, onunla ilgili bir görüşlerinizi almak istiyorum, bu konuda ne düşünüyorsunuz diye. hazır eleştirdiniz de türkiye’de bu meclis, türkiye büyük millet meclisi’ndeki sistemi ama seçilmiş tutuklu vekiller var, bunların hâlâ aslında bir yumuşama gibi görüldü bir dönem ama atılmış geri adım yok, hâlâ tutuklu bulunuyorlar. bu konudaki düşüncelerinizi almak istiyorum.
isterseniz şöyle kısaca büyük ortadoğu projesi’nden bahsedelim. (- olur) büyük ortadoğu projesi’nin eşbaşkanıyız diye beyanatları var. bunu dinlemeyen varsa redhack sosyal medya hesapları üzerinde linkler mevcuttur, oradan izleyebilirler. yani defalarca kendi ağzıyla ikrar eden başbakan “biz büyük ortadoğu projesi’nin, kuzey afraka’nın ve ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesi projesi eşbaşkanlarından biriyiz” dedi. daha sonra “ya böyle bir şey nasıl mümkün olabilir, bunu söylediğimi ispatlamazlarsa şerefsizdirler, namussuzdurlar, alçaktırlar” dedi. yani, bütün bu söylem de bir nefret içeriyor aslında.
insanları, tamamıyla baskı altına alınmış medya üzerinden bu açıklamalara mecbur ediyorlar. ama kendi sesini hatırlattığınız zaman da öfkeden kuduruyor. bakın, medya üzerinden açıklama geliştirmek, söylem geliştirmek her zamankinden zordur. bizim, binlerce eleştiri getirebileceğimiz tuncay özkan bugün cezaevindedir, davasına taraf değilizdir ama tuncay özkan’ın tutuklanmasıyla ilgili her şeyi duyuran basın, savunmasıyla ilgili belli siteler, belli kanallar dışında tek satır dile getirmediler. adamın ruhsatlı silahını ruhsatsız olarak iddianameye not almış savcılar söz konusu bu ülkede. yani canan baran’ın, değerli hocamın kalkıp 15 yaşında başkannın yaptığı evliliği dile getirmesini müteakip derhal harekete geçen savcılar, bu konuda en küçük bir şekilde harekete geçmemişlerdir. yani, herkes adalete olan inancını koruma için gayret ediyor, savcılardan bir hareket bekliyor ama savcılar artık bu ülkenin halkının savcıları değillerdir. çok net ortadadır.
özgürlükler savcısı diye bir kavram olabilir mi? özgürlükler hakimi olabilir mi? özel yetkili mahkemeler kavramı olabilir mi? bakın, biz hukukçu değiliz. bu kavramları çok daha net açıklayacak insanlar var bu ülkede ama biz gezi direnişinde de çok net gördük, hukuku o yüzden bilmek zorundayız, haklarımızı ve hukuklarımızı. twitter üzerinden nefret mesajları, toplumu isyana yönelttiği gerekçesiyle, savıyla izmir’de gözaltına alınan insanlar oldu. bakın bunun aleyhinde, biz kemalist değiliz ama atatürk hakında yüzbinlerce hakaretamiz söylem söz konudur, başbakanın kendisinin söyledikleri hariç! (- evet) diğer inançlar üzerinden ateistler için etmedikleri laf kalmamaktadır, problem olmaz! çivili sopalarla –sivil polis olduğunu söylüyorlar ama biz inanmıyoruz- sivil polis olduklarını iddia ettikleri tipler direnişçilere saldırmışlardır izmir’de -20 kişi 21 yaşındaki başak özçelik’i darp etmiştir feci şekilde –başak’a da geçmiş olsun diyoruz buradan- yani, bütün bunlar için savcıların harekete geçmesini istiyoruz.
kask sorusunu yöneltiyorsunuz, dilleri damakları kuruyor çünkü açıklaması yok! o kask numaralarının kapatılmasının bir tek açıklaması olabilir, tespit edilmemek. “delil karartmak”tan ne farkı var bunun? yani siz canan baran’ın “15 yaşında hayrünnisa gül hanımefendiyle, eşi hanımefendiyle izdivaç gerçekleştirdi” dedi diye başkan, bunu dile getirdi diye, ki bu bir gerçektir; iftira atmıyor, yalan söylemiyor, bu bir gerçektir. bununla ilgili savcılar harekete geçiyorlar ama cezaevlerinde, antalya da, şakran’da tecavüze uğrayan çocuklar için kılını kıpırdatmıyor bu insanlar.
yani borsa %8 değer kaybetmiş, küresel sermaye tereddütlüymüş, vesaireymiş ve 150 milyar dolarlık bir sermayeyi “yeşil çarlık” var bu ülkede… gülen cemaati var, bunun hesabı neden sorulmuyor?
- gülen cemaati, özellikle son yıllarda, eskiden hani konuşmaya bile düşünürdük “acaba var mı, yok mu” diye ama artık o kadar rahat konuşuyoruz ki, “iyice artık oturdu, var” demek size göre mümkün mü?
+ lale hanım, graham fuller amerika’da cia’dan emekli bir adamdır. graham fuller “ılımlı islam” tabirini icat eden adamdır. bu adam, özellikle kırgızistan’da, türki cumhuriyetlerinde cia ajanlarının yetiştirilmesi için bu okulları örgütlediğini dile getiren adamdır aynı zamanda. ama medya üzerinde öyle bir baskı söz konusudur ki, bunları öğrenme şansınız yoktur! bakın, büyük ortadoğu projesi’nde de “yönlendirilen” medya ajansları vardır. biz daha önce de dile getirdik. “ülkenin fabrikası olur mu kardeşim” diyorlar. ülkenin otoyolu olur mu, devletin otoyolu olur mu? devlet ayakkabı üretir mi? devlet şunu yapar mı; telekom olur mu devletin? peki bütün bunları olmayan devletin neden bir haber ajansı vardır? ve neden bülent arınç, yakın dönemde bu ajansın bütçesini dört katına kadar yükseltmiştir?
Tümünü Göster