1. 151.
    0
    ufizm'in diğer anlamları için Sufi (anlam ayrımı) sayfasına bakınız
    islam

    inançlar[göster]
    ibadetler[göster]
    Metinler & Hukuk[göster]
    Tarih & liderler[göster]
    Mezhepler ve Ekoller[göster]
    Kültür & toplum[göster]
    Ayrıca bakınız[göster]
    islam Portalı
    g t d
    Tasavvuf (Arapça: تَصَوُّف‎ taṣawwuf, Farsça: تصوف‎ tasavvof) ya da Sûfizm veya Sûfîlik (Arapça: صُوفِية‎ ṣūfīya, Farsça: صوفیگری‎ sūfīgarī), islam inancında insanın akıl yoluyla erişemediği ilahî hakikatlere ve Gayb âlemine ait hakikatlere sezgiyle ulaşma yoludur.
    Konu başlıkları [gizle]
    1 Kelimenin kökeni
    1.1 Mutasavvıfların tasavvuf tanımları
    2 Mistisizm, sufizm ve tarikatler
    3 Kaynağı ve tarihi
    3.1 Tasavvufta bilgi kuramı
    3.2 Tasavvuf ve felsefe
    3.3 Tasavvuf ve mistisizm
    3.4 Bâtınîlik ve tasavvuf
    4 Tasavvufun temel kavramları
    4.1 Şeriat
    4.2 seriatten
    4.3 Marifet
    4.4 Hakikat
    4.5 Şeyh (Mürşid-i Kâmil) ve Pir
    5 Eleştiriler
    6 Ayrıca bakınız
    7 Referans kitaplar
    8 Kaynakça
    9 Dış bağlantılar
    Kelimenin kökeni [değiştir]

    Arapça tasavvuf kelimesinin hangi kökten geldiği tam olarak bilinmemektedir. En çok kabul gören görüşlere göre:
    Saflaşma anlamında safa kökünden,
    Yün elbise giyinme anlamında suf kökünden,
    Yün giyme anlamı için kullanılan peygamber sözlerinden bir kısmı:
    Enes bin Malik demiştir ki: "Rasulullah bir kölenin bile davetine gider, merkebe biner ve yün elbise giyerdi." [1]
    Abdullah bin Mesud'un rivayetine göre Peygamber şöyle söylemiştir: "Allah Teâlâ, Musa ile konuştuğu gün üzerinde yün bir cübbe, yünden yapılmış bir şalvar ve kolları yün bir elbise vardı. Ayakkabıları da merkeb derisinden idi."[2]
    Peygamberin evinin yanında suffe denilen odalarda ikamet eden, fakirler olan Ashab-ı Suffe gibi yaşama anlamında suffe kökünden türemiş olabilir.
    "Suffe ehli; Medine'de duracak yerleri, sığınacak kimseleri olmayan sayıları zaman içinde değişen erkeklerden oluşuyordu. Mescid-i Nebevinin etrafındaki hücrelerde bir arada yaşıyorlardı. Ziraat yapmaya, süt hayvanları ile uğraşmaya veya ticarete imkânları yoktu. Gündüzleri odun taşıyarak ve hurma çekirdeklerini kırıp öğüterek karınlarını doyurmaya çalışıyor; geceleri ise ibadetle ve Kur'an okumakla meşgul oluyorlardı. Şu ayetlerin onlar hakkında olduğu düşünülür:" "Rablerinin rızasını dileyerek sabah ve akşam O'na dua eden fakirleri yanından kovma."[3][4] "Sabah akşam rablerinin rızasını dileyerek O'na dua ve ibadet eden kimselerle beraber sabret, gözünü onlardan ayırma!" [5]
    Mutasavvıfların tasavvuf tanımları [değiştir]
    Sufizm'in tanımı çeşitli mutasavvıflarca farklı şekillerde yapılmıştır. Bu tanımlardan birine göre, Sufizm, insanın akıl yoluyla erişemediği ilahî hakikatleri ve gayb âlemine ait hakikatleri sezgiyle arama yoludur. Hedef, insan-ı kâmil olmaktır. Bir başka deyişle, Sufizm, islam inanışına göre, kişiliği kötü huylardan temizleyip, ruhu pak edip, olgunluk ve kemale erme yoludur. Tasavvuf, silsile yolu ile muhafazid Peygamber'e dayandırılan, Allah'ı anlamaya vesile olarak, Peygamber vârisi olduğuna inanılan Evliya ve Mutasavvıflar tarafından, "Hakk'tan aldığını halka sunuş" yolu olarak takdim edilen, dinin fıkıh, kelam, Ahlak ve tasavvuf olmak üzere dört ana temelden oluştuğu inancını savunan Mutasavvıfların yolu olarak ortaya çıkmıştır.
    Tasavvuf, Allah’ın, seni sende öldürüp, Kendinde ebediyen diri kılmasıdır. (Cüneyd Bağdadî)
    Tasavvuf ehlinin üç vasfı vardır. Toprak gibidir, iyiye de, kötü kimseye de verir. Bulut gibidir, her şeyi gölgeler. Yağmur gibidir, sevilen kimseyi de, sevilmeyen kimseyi de sular. (Harkûşî Abdülmelîk bin muhafazid)
    Tasavvuf hâldir, söz değildir, söz ile ele geçmez. (Abdülkadir Geylani)
    Tasavvuf, Resûlullah efendimizin sünnet-i seniyyesine uymak, fazla konuşmayı, fazla yemeği ve fazla uykuyu terk etmektir. (Alâüddevle Semnânî Ala' Ad-Dawla As-Simnani
    Tasavvuf, insanı Allah’tan uzaklaştıran şeylerin hepsini terketmektir. (Ali ibn Sahl Rabban al-Tabari)
    insana lâzım olan önce Ehl-i sünnete uygun inanmak, sonra şeriata uymak, daha sonra tasavvuf yolunda yükselmektir. (muhafazid Bâkî-billâh)
    Tasavvuf, vakti, en değerli olan şeye harcamaktır. (Ebû Saîd Ebü'l-Hayr)
    Tasavvuf ahlâktan ibarettir. Bu bakımdan ahlâkı senden yüksek olan, senden daha fazla arınmış demektir. (Ebû Bekr el-Kettânî)
    Tasavvuf: Kâinatı ekgib görmek, daha da ötesi bütün ekgibliklerden münezzeh olanı müşâhede ederek bu ekgib varlıkları hiç görmemektir. (Ebû Amr ed-Dımeşkî)
    Tasavvuf; kulun her zaman, o an için kendisine en uygun olan şeyle meşgul olmasıdır. (Amr bin Osman el-Mekkî[kaynak belirtilmeli])
    Sufizm Peygamberlerin öğretisinin özüdür. Kaynağı ilk insana kadar gider, çünkü tohumu her insanın kalbinde mevcuttur. (Salahattin Ali Nader Angha[6]) Ruhu kötü huylardan temizleyip (safa) marifete ulaşma yoludur. Hakiki bilgi ise Allah'ı bilmektir.
    Mistisizm, sufizm ve tarikatler [değiştir]

    Tasavvufun Mistisizm'in islam özelindeki hali olduğunu iddia edenler olduğu gibi, mistisizmin Çin-Hindu dinlerinden gelmesi nedeni ile islam ile tamamen farklı olduğunu iddia edenler de olmuştur.
    Kimilerine göre, sufizm mutasavvıflıktan daha yüksek bir aşamayı ifade eder. Mutasavvıflar Sufi olmaya çalışmışlar, tekkeler, ekoller kurmuşlardır. Oysa sufizm’de ekol yoktur. Sufizm Batı Türkistan’da doğmuştur. ilk 350 yıldaki sufiler ilhamlı insanlardı, mala mülke değer vermezler, bazen çıkınları bile olmadan gezer ve gittikleri yerlerde insanları dini yönden aydınlatırlardı. Batı Türkistan’daki bu ilk sufiler, tarikatçılık gütmedikleri için, tarikat şeyhleri gibi isim yapmamış, tarihe isimsiz nefer olarak geçmişlerdir.
    Sufizm insanın kendisini keşfetme yoludur. Dini kurallara bağlı, dogmaları esas alan bir olgu değildir. Sufizm “Ben kimim? Nerden geliyorum? Ve nereye gideceğim?” sorularını soran kişilerin, sorularına sufizm yoluyla cevap bulabileceklerine inandıkları yoldur.
    Sufizmin çok önemli iki boyutu vardır:
    Dikey boyut: iç yasamı keşfetme, insanın aslını, özünü bulması,
    Yatay boyut: insanlara hizmet etmek ve dünyevi ilişkileri uyum, güzellik ve sevgi boyutunda ayarlamak.[7]
    Kimilerine göre, Sufizm 13. yüzyıla dek sürmüş, 14. yüzyıldan itibaren, yerini tasavvufa bırakmıştır.
    Kimilerine göre de, mutasavvıf, hedefine ulaştığı zaman sûfî olur.
    Sufizm ile tarikatlar arasındaki ayrım; Sufizm bir yaşam tarzıdır, hayata farklı bir bakıştır. Tarikatlar ise Sufizmden kaynaklanan, kurumlaşmış olgulardır. Buz ile su ilişkisi gibidir. Buz sudan oluşmuştur, ama suyun katılaşmış, donmuş halidir. Okyanusla bir testi su benzetmesi de sufizmle tarikatlar arasındaki ilişkiyi anlatmaktadır: Okyanusdan su alıp testiye doldursanız testideki su ne kadar okyanus özelliğini korur ki? (inayat Han, Mevlana)
    Kaynağı ve tarihi [değiştir]

    Tasavvuf kelimesinin hangi kökten geldiği konusu tartışmalıdır. Arınma anlamındaki safa, yün giyinen anlamındaki sûfî kökleri en çok itibar edilenlerdir. Zira tasavvuf arınmadır ve tasavvufçular bir fakirlik simgesi olarak yün elbise giyinirler. Tasavvuf af tasası anldıbına da gelmektedir. Tasavvufun kaynağı olarak islam peygamberinin Hira mağarasında inzivaya çekilmesi gösterilir. Tasavvufta Peygamberin orada halktan uzak kalarak nefsini terbiye ile uğraştığına, Sahabe den bazı kimselerin tasavvufi gerçekleri Peygamber'den aldığına ve nesilden nesile aktardığına inanılır. Tarikat liderlerinin veya velilerin de peygamberin vârisleri olarak bu yolu takip ettikleri kabul edilir.
    9. yüzyıldan itibaren Türkistan, iran ve Kuzey Afrika bölgesinde sûfî görüşler müsait ortam bularak yaygınlaşmıştır. Bunda Moğol istilası sonrası ortaya çıkan çöküntü ve sosyoekonomik durumun toplumu ruhani bir arayışa sevketmiş olması büyük bir etkendir. Buhara, Semerkant ve Taşkent gibi şehirleri içeren Fergana Vadisi pek çok mutasavvuf yetiştirmiştir. Ahmed Yesevi, Abdulkadir Geylani gibi tasavvuf büyükleri bu bölgede tasavvuf ve tarikat yapısını olgunlaştırmışlardır. Bu bağlamda, özellikle 10. yydan sonra tasavvufa en büyük katkıyı Fars ve Türkmen müslümanların yaptığını belirtmek gerekir[kaynak belirtilmeli]. Hatta Hallac-ı Mansur gibi kimi Arap kökenli sûfî bu nedenle Türkistan'da ve iran'da uzun süreler bulunmuşlardır. Bu noktada Türkler'in ve iranlılar'ın islam öncesi şaman inançlarının tasavvufa etkisi açıktır. Kültürel etkileşim islam’ın Hindistan'a yayılması ile Budizm, Hinduizm ve islam arasında da gerçekleşmiştir.
    Abdal Musa, Beyazid Bistâmî, Bişri Hafî, Celâleddîn Rûmî, Cüneyd-i Bağdadî, Fudayl bin iyâz, Hacı Bektaş, Hâris el-Muhasibî, ibrahim Edhem, imâm-ı Gazâlî, Muhyiddîn ibn Arabî, Şâh-ı Nakşibendî, Yunus Emre, diğer büyük sufiler arasında sayılabilir.
    Tasavvufta bilgi kuramı [değiştir]
    Tasavvufa göre, bilginin kaynağı üçtür:
    Akıl
    Nakil
    Vahiy
    Tasavvuf, her üçünü de kabul etmekle beraber vahyin özel bir şekli olan ilhama dayanır. ilhamın ancak arınmış, temiz bir kalbe gelebileceğine inanılır. Vahyin çeşitleri vardır. En üstte peygambere yapılan vahiy, en altta ise arı gibi hayvanlara yapılan vahiy vardır. ilham ise peygamber olmayan insanlara Allah'ın bildirmesidir. Buna göre, şeriat ve Kur'an yargıları da dâhil olmak üzere, söze
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster