+2
@203 madem samimi cevap verdin bende karşılık vermeyi bir borç bilirim ve borcu taksitlendirmeyi sevmem. ödeyeyim o halde hemen
"bir noktaya kadar tercih meselesi olarak seyredebiliyor. bir cizgi var ve asildiginda iradenle basbasa kaliyorsun"
tercih meselesi olduğu noktaya kadar irade gösteren birisin ve çizgiyi aştığında başbaşa kaldığın şey iradesizliğin değil mi? iradesizlik insan için yaşam içinde ölümdür. ne kadar irade o kadar dirim, yaşam. tabi iradeyi de harekete geçiren şeyler olmalı ama o ayrı mesele şu an
---
"oldukca varlikli ve sevecen bir ailem var. onlar hicbir zaman samimiyetsiz anturajlarindan gibayet etmediler. ben de kendimi bildim bileli kalabaliktan rahatsizim. elbette benim de yakin, iyi niyetli dostlarim var ama herbiriyle ayristigimiz ortak bir nokta mevcut. malesef empat'im ve bunun farkinda degilken gecirdigim nobetler yuzunden basladim ilk defa uyusturucu kullanmaya."
ailen bir yaşam biçimine hazmetmeden evet demiş olabilir. mental olarak olgunlaşmadan zengin olmuş köksüz bir küçük burjuva dünyası yaşayanlar yapabilecekleri en iyi şeyi yani gösterişi icra ederler hemen. çünkü düz mantıkla güç ve güzellik budur. sonrasında bu onlar için de sıkıcı bir hal alır ve olgunlaştırılmış bir insaniyete ihtiyaç duyarlar ama bunu yapmazlar çünkü ışıltı sinirlerini uyuşturmuştur
böyle bir dünyanın en önemli bileşeni elbette kalabalıklardır çünkü gösteriş ışıltı kalabalık olmadan bir halta yaramaz.
sanırım bu noktada seninle ortak bir sıkıntımız ortaya çıkıyor "kendimi bildim bileli kalabaliktan rahatsizim" demişsin evet bende ve şikayetimin seninle aynı olduğunu sanıyorum. ben bir ülkenin toplumunun her zaman bir kabileler değil de aileler birlikteliği olması gerektiğini düşünmüşümdür. benim aileden çok kalabalık bir sülale etkileşimi içinde yaşadığım çocukluğumdan beri insanlara cevap tavır bakış zeka tak püsül yetiştireyim derken geç denilecek bir yaşta artık yorulduğum için yıkıldığım bir noktada düşünmeye başladım. elimde "ben" dediğim bir şey yoktu. insanların insanlara boğulmaması gerektiğini ve insanların toplum yaşdıbına haz alacak şekilde yavaş yavaş girmesi gerektiğini düşünüyorum. kalabalığa fırlatılarak yaşanılan insan şoku ancak bir beyin karmaşasına yol açıyor sadece. senin bireyleşme talebini boğduğu için ailene kızgın olabilmen mümkün benim gibi
ve şu dediğinden hareketle "elbette benim de yakin, iyi niyetli dostlarim var ama her biriyle ayristigimiz ortak bir nokta mevcut." ailenin seni alıştırdığı ilişki biçimini aile dışındaki insanlarla varedemediğin için. birey olmak ve topluluğun parçası olmak konusunda terazi ayarlayamadın bir türlü ve ne kendinle ne de insanlarla doyumlu iletişim varedemidiğinden yaşadığın stres seni rahatlatacak bir şeyler aramaya itti oysa bakış açını değiştirmek ve değişimin getirdiği sancılara katlanmak da senin için bir seçenek olabilirdi. sen yaşadığın yoğun stres altında yanlış ata oynadın belliki
ailenin kalabalıklarla olan ilişkisi aslında gerçek anlamda burjuva olmayla bağdaşmaz çünkü gerçek varlıklılık bence tutkulu bireyi yaratmaya hizmet eden zenginliktir. ailen benim ailemle aynı şeyi yaptı. insana özgü hiçliğin verdiği güvensizlikle kendini aşırı düzeyde toplumsallaştırarak yaşamayı denedi ve bunun getirdiği toplumsallaşma birey olarak yaşama gücünü düşürdü ve yaşamsallıktan uzak bu yapı seni onlardan uzaklaştırdı. ailen halk tipi davranmış çünkü ya önceki kuşaklardan gelen bir zenginlik söz konusu değilmiş ya da önceki kuşakların getirdiği davranış alışkanlıklarını kıramamışlar. senin de payın senin nesline denk düşen gerçeklikte rahatlık içinde gözlem yapabilmek olmuş. onlar bir insan ömrünü tamamlayabilirken sen onlardan şanssız olmuşsun veya diğer açıdan şanslı. aileni içselleştirme biçiminin de senin bugününe etkisi büyük. bir an gelirki kabul edersin ailen yoktur kimse yoktur. onlardan uzaklaşarak kendi dünyanı kurmalıydın. ailen istediğin gibi değilse ısrar etmeyeceksin. sen kaybedersin. aileler değişmez
---
"bilimsel anlamda empatinin ne oldugu hakkinda en ufak bir fikrim yoktu"
bilimsel anlamda empatinin ne olduğunu bilseydin belki bugün hayatta olmayı başarmış insanlara katılırdın ama daha ötesini kazanamazdın. önemli olan şey o an seninleydi. farkındalığın seninleydi ama görmeyi istediklerinle birbirine uymuyordu. sorunun bilim veya rasyonalite değil yaşadığın an ve onu etkileyen şeyler. bilgi her zaman bizi kurtaracak kadar yakın aslına bakarsan. bilgi şu an dünyamızı cennet kılacak kadar birikmiş şekilde ama nerde o bilgi? yaşamak denilen şeyin kişisel olması gereğinden ötürü etkisi sınırlandırılmış bilinçli olarak. şu an bildiklerini o zaman bilmen dediğim gibi hayatını kurtarmana yeterdi belki ama insanın yaşamak için bilgiye ve bilmek denilen ama aslında olmayan o şeye ihtiyacı yoktur. mazeretin insan gerçeğinin anlamınca yaşaması açısından geçersiz ama toplumun idealist ve makul bakış açısına uygun
---
"beynimde neler oldugunu bilmediğimden kimseye kendimi dogru bir sekilde ifade edemedim"
evet anlıyorum bende kendimi ifade edemedim ama sonra yanlışımı buldum. insan yaşayacak ve bedelini ödeyecek o kadar.
anlatılacak ve anlaşılacak bir şey yok çünkü her davranış şekli bir yaşama şeklidir. ben şu an yaşamıyorum onu öğreniyorum beni muaf tutun diyemezsin hayata
edit: anlamlandırma çabamın yargılama gibi gözükebileceği bir üslup kullanmışsam biraz bile olsa affola
ve anturaj için teşekkürler. dağarcık yapmış oldum :PP
Tümünü Göster