1. 1.
    0
    Kız çeşitli laf açmalarla muhabbete her giriştiğinde umursamaz tavırlarımı sürdürdüm. Bu küçük kasabada, ergenliğin tam ortasında, en çirkin ve silik halimle kendime olan güvenimi iyice yitirmiştim belli ki. Kendimi bu işlerden tamamen soyutlamış ve yüzümde ki sivilceler de dahil, ergenliğimin kendiliğinden, en az hasarla geçmesini bekliyordum. Kız sonraki gün yine geldi, ve sonraki gün yine. Artık her gün geliyor ve benimle müzik, edebiyat, şiir gibi konularda muhabbete kalkışıyordu. Ben ise kendime olan tüm güvensizliğim ile "Çek bi git başımda be!" dercesine tavırlarımı sürdürüyor ve taviz vermiyordum. "Nasıl olsa bana bakmaz" diye düşündüğümden olacak, ki kendisine çekici bir karşı cins gözüyle bile bakma gereği duymuyordum. Veyahutta ergenlik dönemimi olabildiğince vukuatsız ve sakin geçirmek istiyordum. Fakat, sanırım o beni bir karşı cins gözüyle çoktan görmüştü. Hatta kafaya takmıştı, evet! Ne yaptım ne ettim hep kaçtım. Adeta "Git kendini çok sevdirmeden" tavırlarında gezinen bir Tuna Kiremitçi olmuştum. Sonunda bir gün dayanamadım ve kızla konuşmaya karar verdim.
    ···
   tümünü göster