1. 1.
    0
    Beni bi bin gibi bırakıp gittiğinde sana fısıldayamadığım her şeyi yalnızlığıma haykırdım. O da dinledi senin gibi hiçbi şey demeden. Sanki karşımda sen varmışçasına anlattım her şeyi tek tek. Yine sustu. Hep sustu. Tıpkı senin gibi. Ama o çok güzel gülüyodu dedim. Bu kadar güzel gülen bi insan canını nasıl bu kadar yakabilir ki? Sustu… o da anlam veremiyodu olanlara. Sonra düşündüm. Neden gitmesin ki? Ben yalnızlığı hiç sevemedim biliyo musun? O da susuyodu senin gibi ama soğuktu. Sol tarafımdaki sıcaklığı hissedemiyodum artık. Farkettim ki kül tablasının içindeki sönmüş sigaralar kadardı yalnızlığım. O kadar yalnızdım ki her gece uyandığımda başucumda durup bana bakıyodum. “Kalk” diyodun bana. Belki de “kalk acıktım” deyişinin zihnimdeki yansımasıydı bu. Sonra boğazımı sıkmaya çalışıyodun. Gittiğinde yapamadığın şeyi yanımda yokken yapıyodun belki de. Nefesim kesiliyodu tıpkı seni uzaktan gördüğümde hissettiğim gibi. Artık sabahları o kadar mutlu uyanamıyodum. Çünkü biliyodum ki seni uyandırıp “seni seviyorum” demek yerine yalnızlığıma seni anlatacaktım. “Yeter artık içme şunu” demediğin için çok sigara içiyodum. Kendimi cezalandırıyodum sanki. Seninleyken nasıl daha fazla yaşadığımı hissediyosam artık nefesinin sıcaklığı, teninin kokusu benimle olmadığı için ölüme yürüyodum yavaş yavaş. Ve sonra bi sigara daha… Artık yemek de yapmıyodum çünkü biliyodum ki üzerinde benim t-shirtümle gelip elindeki suyla kıvırcık saçlarımı ıslatacak kimsem yoktu. Sen yoktun. Öyle bi gittin ki binlerce insan arasında yalnız kaldım. Anladım dünyanın bütün mutluluklarını bir araya getirseler gözlerimin içine baktığında sol tarafımda hissettiğim kıpırtı kadar etkilemeyecekti beni. Sen giderken yalnızca kalbimin bir yarısını değil bütün mutluluklarımı, hayallerimi de zütürdün. Bana kalan tek şey yalnızlıktı…
    ···
   tümünü göster