0
su çürüdü
1
yetmis iki gündür bir dolapta kilitliyim.
yalnizca anahtar deliginden hava giriyor ve ölü bir igib siziyor içeri.
yalnizlik hiç de tanrisal degil, görkemli degil.
o yalinzca geçmisle gelecek, ölümle yasam arasinda kocaman bir karanlik nokta.
geçmisi ve gelecegi olmayan, ölümle yasam arasinda irinli bir leke yalnizlik denilen.
simdi ne varsa, anahtar deliginden sizan havayla igibta... ( farkina varsalar, kapatirlar miydi onu da?)
bütün bellegimdekileri yokettim.
elektrikli bir aygiyla yaktim, jiletle kazidim.
çigliklarin araligindan uçurdum hepsini, kuledip savurdum.
adimdan gayrisini bilmiyorum.
2
zamani yiyip bitirdi karanlik.
gece yoktu.
günes çoktan kömürlesmis ve yeryüzü yapiskan bir karanlikla örtülmüstü.
yabanil sesler geliyordu derinlerden ve karanligi ince bir biçak gibi yirtiyordu.
saklayan kirbaç gibi...
aci duvarini asan bu sesler, madeni bir gürültüye dönüyor ve yerkabugunu zorluyordu artik.
sesim yoktu.
karanligin karninda yitirdim sesimi.
kör bir kuyuda unutulan yusuf'tum belki.
ama durmadan soruyorlardi.
tanrilar bilmiyordu sorduklari seyleri, peygamberler büsbütün hain çikmisti.
ama yine de soruyorlar, soruyorlar, soruyorlar...
3
iki seyi bilmek istiyorum.
(belki ayni seyi iki kere bilmek istiyordum.)
duvarlarin rengi neydi?
derimin rengi neydi?
dokunuyorum duvarlara; parmak uçlarimla, avuçlarimla,
dilimle dokunuyorum.
duvarlarin bir rengi olmali.
ama hiçbir duvarcinin, hiçbir ressamin bu rengi bildigini sanmam.
adi yoktu bu rengin, kimyasi yoktu.
belki renksizligin rengiydi bu.
çürüyen bir bedenin kokusuydu duvarlarin rengi...
adimdan gayrisini bilmiyorum.
4
bir böcek gibi antenlerimi gezdiriyorum bedenimde.
anahtardeliginden sizan ölü igibta ellerime bakiyorum. ellerim...
sanki bir kadinin memelerini hiç oksamamis, sicakligini duymamis.
ellerim...
her dizesi çiglik olan siirleri hiç yaratmamis sanki.
ne beyaz tenliyim artik, ne esmer, ne de kara...
cüzzamlinin, vebalinin bir rengi vardir.
irinin bir rengi...
ölunun bile bir rengi vardir ama derimin rengi yoktu.
belki çürüyen bir kentin rengiydi bu.
çürüyen bir dünyanin...
adimdan gayrisini bilmiyorum.
5
killi, ayaklari üzerinde duramayan bir yaratiktim artik.
soyumun neye benzedigini unuttum.
'insana benziyorlardi' diye duymustum bir vakitler.
demek ki simdi maymun halkasinda insanlik...
adimdan gayrisini bilmiyorum.
6
agzimi anahtar deligine dayayip havayi emiyorum.
böcek sokmasi gibi bir yanma duyuyorum bogazimda.
oysa kuru bir yapragi bile dalindan düsürecek gibi degil bu esinti.
belki çöle dönmüs topraga tek yagmur damlasinin düsüsü yalnizca.
çamur gibi bir yagmur damlasi...
ama toprak, bu damlayla çatlatacak bagrindaki tohumu.
çöl, bütün vahalarini bu damlayla yesertecek...
genzim yaniyor.
ince bir kan seridi siziyor dudaklarimdan.
kirli, sicak ve simsiyah...
adimdan gayrisini bilmiyorum.
7
suyum, bir litrelik karton süt kutusu içinde.
yetmis iki gündür sakindigim ve her gün ancak bir kere dudaklarimi degdirdigim...
dilimi bir köpek gibi degdirdigim.
(dilin suya dokunusu... bir süngerin denizi yutusu yani. bir çölün seraba kesilmesi bir an için.)
her gün ancak bir kere degdiriyorum dudaklarimi suya. dilimi kaçiriyorum artik.
sünger, bütün vantuzlarini birden uzatmasin diye... batakliktaki suyun da bir su yani vardir.
çürüyen bir bedenin bile dayanilabilir kokusuna.
kutuda kalan son bir yudum su, bu bile degildi artik.
küstü, öldürdü kendini su...
su çürüdü...
adimdan gayrisini bilmiyorum...
not: ekşi sözlük yazarı burali'den copy paste yaptım
Tümünü Göster