+12
kafamın içinde parçaları birleştirmeye çalışsamda mümkünü yok... doğru bildiklerinin yalan çıkmasının ne kadar derinden yaraladığını ilk kez tattım o an... ulan rüyamda gördüğüm karı bile bir rüya değildi, sanal bebek gibiydim... tamamen başkaları elindeki bir değiş tokuş metası yahut dolandırılmış bir tüccar... tüccar elbette, herkesin pay alacağı bir işe girip aslında görmediğim ortaklardan birine pay olarak ikram edilmiştim. söyleyecekleri daha fazla incitemezdi. yine de aklımda kalan birkaç soru işaretine cevap bulmak ümidi ile kıpırdadı dudaklarım...
peki bu kitabı neden bana verdin ? dedim
ahh o kitap dedi acı bir tebessümle, sana birşeyler vermeliyim ki ,seni ikna edebileyim dedi...
yani bu da mı yalandı ? dedim, cevabının hayır olmasını bekleyerek
''hala o küçük kafan almıyor değil mi ? seni başka nasıl ikna edebilirdim diyorum sana... beni nasıl kandırdılarsa ben de seni öyle tava getirdim. aslında tüm işi bu cinler yapıyor. biraz geniş düşünmeyi öğren artık.o kitap, elindeki gibik yüzük hepsi gereksiz birer ritüel... hepsi sana birşeyler yapılıyor izlenimi vermek adına uğraştırdığımız boş beleş işler.iş ne kadar komplike olursa o kadar çok 'bir mertebe' sahibi sanacaktın kendini... elbet kaçarı yok, birgün öğrenecektin.o da bugünmüş.
onu geçtim bu kitap içindeki onlarca şekil,bir anlam çıkan saçma sapan harfler ? madem ki beni kandıran kişisin ve seni de birisi kandırdı,o halde onu kandıranı kim nasıl kandırdı ?
onu kandıranda süleyman'ın bu harikalar ile insanlara hükmettiğini yayan kişinin zihniyetindeydi... benden pek uzak sayılmazsın hatada, beni suçlamayı kes !
bana 1 bölüm verme amacın ne peki mustafa abi ? madem bir taka yaramayacaktı ve tamamen kendini sıyırmak adına beni belaya bulamak içindi. kalanlarını neden vermedin ?
çektiğim belanın bir bedeli olmalı değil mi ? evlenemediğimi biliyormusun ? heryerde büyücü, şifacı yahut hanzo olarak anılmanın bedelini... 2 kuruş para için kırk adamın ağız kokusunu çekerek taaa suriyelere kaçmayı ? hiç bir tak bilmiyorsun... madem sordun söyleyeyim, birkaç ay daha fazla benim yanımda kalacaktın, palalar ayıkırsa öne seni sürecektim define olayı için... şehir dışına çıkmıştım,her şekilde beni arayacaktın. bulamazsan mekanlarına gidecektin. ayıkırlarsa en fazla kahvenin işletmesini alırlardı bende,ama seni giberlerdi... aslanım kusura bakma fakat ,aslan olacaksan o gibtiğimin vicdanından uzak duracaksın...
her şekilde yannanı yiyeceksin diyorsun dedim ve kendimi tutamadım gülmeye başladım... sinir boşalması
yok,şu saatten sonra yemen gerekmez... akıllı olacaksın... karı kız düdüklemeyiver, ananı babanı görmeyiver... bu hikaye üstünden bak dalgana.. mustafa ol sende, günü gelince bir skortak bulup rahata kavuş.bak benim son bir aşamam kaldı, kızı bafileyip erkekten de kurtulacağım. zaten bir şekilde namım var, insanlar bana inanmış bir kere... gelmeye yine devam ederler, param zaten var... artık bir kahvem var, adı her ne kadar kahve ise de şehrin daşşaklı elemanlarının mekanı
uzun bir süre sessiz kaldık, çaylar tazelendi sigaralar devam. süleyman demirel gibi bir adamdı mustafa. saatlerce konuşup,bir çözümden bahsetmemişti.tek anladığım bu takun içine gayet güzel battığımdı. itiraz hakkım yoktu. mücadele gücüm yoktu. tavsiyelerine açıktım, bilmediğin bir ıssızda kalırsan ilk gördüğüne yol sorarsın seni ölüme bile yollasa başka çaren yok.her şekilde öleceksin zaten.bir an düşündüm ? ya bunlarda yalansa...
hocadan falan yardım alamam mı ? dedim çekinerek... o an tek bir cümle istiyorum ,evetdese inanın ki 1000 km ötede olsa yaya giderim.o umut nedir bilir misiniz ?
içindeki cini giberek öldürecem der zütüne kayar,bir de cebindeki parayı alır'' dedi bir kahkaha patlatıp... bildiğiniz celladımla oturmuş, akibetim hakkında malumat istiyordum...
Tümünü Göster