1. 26.
    0
    @1 konuyla doğrudan alakası olmadığı için ilgisi olan iletilerin numaralarını paylaşıyorum. şimdiden uyarayım, iletiler uzundur.

    (bkz: #94225814)

    (bkz: #55208326)

    fikrinle alakalı yorumum da şudur:

    soğuk savaşın başlangıcını takip eden dönemde, modernizmin yıkılışını ve iflasını gören beşeriyet (aslında kastım beşeriyet değil, akademi) içinde bulunduğu fetreti analiz etme işine girişti ve yüzyılardır eski dünyaya hakim olan sistemin (kabul etmeseler de, amerika, eski dünyanın yapısal düşünüş tarzının peşinden sürüklenmekteydi) analizine giriştiler. 1968'deki orta çaplı ekonomik bunalım sonrasında ortaya çıkan (evet 68'de yaşanan bir kriz var, pek çok kimse bilmez) ve jung'un sözde peygamberliğini yaptığı yeni çağ, aslında nietzche, freud ve marx üçlüsünün üzerine inşa edilmeye başlanan postmodernizmin henüz rahime yeni düşmüş bebeğiydi.

    bunun bizi ilgilendiren kısmı şurada başlıyor:

    2. sınıf coğrafyaların bu durumlarda bir dezavantajı var. şöyle ki:

    biz zaten modernizme geçiş evresinde iken, dünyada postmodernizm patladı. biz süreci tamamlamaya bir parmak yakınken, global vizyonu şekillendiren eski dünya ülkelerindeki akademi, kendi köklerini incelemeye ve tersliklerini reddetmeye, haliyle de, yapısalcı görüşü reddetmeye girişti. hızlarına yetişememek şöyle dursun, elindeki doğu vizyonunu revize etmeye bile muktedir olamayacak kadar batı yapısalcılığına gönülmüş olan bizler ise, artık modernist fikir formatının desteklenmediği post modern dünyada, bin gibi ortada kalakaldık.

    sonuçta ne oldu?

    sonuçta ortaya arabesk rap çıktı işte. bu dediğim, birşeyleri görmeniz adına bir kıvılcım çakamıyorsa, zaten derdimi anlatmanın herhangi bir kısa yolu yok demektir.

    post modernizm, içeriğinde, eski aristokrasi gibi masalarda oturup, barbarlar gibi doğrudan elleri kullanarak yemek yemeyi barındırıyor olabilir. fakat postmodernizm, moderniteyi reddedip primitivizme öykünmek değildir. postmodernizm, modernitenin dayattığı kültür ve etiğin, form ve içeriğin, beşerî işlevselliğini sorgulamaktır. postmodernizm, modernizme karşı çıkarken, aydınlanma çağı düşünürlerinin kapıldığı "eskiye dönüş" dalgasını benimsemez. haliyle çıkışı primitivizmde aramaz. ama modernitenin de çözüm olmadığını bilir.

    peki modernizmi bile tanıymamış bir nesil, bir güruh, bu durum karşısında ne yapar?

    modernizmi reddederken, elinde modernizme alternatif olarak sürebileceği tek şey olan zararlı ve tehlikeli bir eskiye dönüş furyasına kapılır. fikirleri konusunda fanatikleşir, estetiğini yitirip gayribeşerleşir. külütürü bir yandan eskiye yönelirken bir yandan da hızlı tüketilmesi gereken bir çöp yığınına dönüşür. nihayetinde, sahte versace'leri kuşanıp, dıptız'lı yâlelliler dinleyen, malibu içmesine rağmen, kendi dilini düzgün bir gramerle konuşamayan büyükbaşlar ordusu doğar. bu kimseler, araştırmayı bilmez, nitelikli enformasyona değer vermez. hele ki, bu bireylerin oluşturduğu güruhu yöneten ve idame ettiren lider kadrosu da, benzer kafa yapısında ise, ya da eli sopalı ve katı bir çobanlık anlayışını benimsemiş ise...

    ... o toplum, düşünürler için cehenneme dönüşür ve yerinde saymanın getirdiği sonsuz döngü, beyinlerin ve yığınların intiharı olur.

    netice itibariyle de gergedanlaşmak (yani tektipleşmek) ama bunu yaparken de, yüzeysel bir kültürü ithal ederek, küresel varoluştaki çeşitliliğin ana damarı olan nitelikli yöreselliği yıpratarak yok etmek, yegâne kurtuluş şekline bürünür.

    o noktada zaten sen, ben, biz, onlar kaybetmişiz, beşeriyet bitmiş demektir. artık varolmamız sadece ontolojik bir ızdıraba dönüşmüş demektir ve ne yazık ki toplumun ötenazisi dışında da bir çıkar yol kalmamıştır.

    işte bu aşamalardan geçerek bir devlet yıkılır, bir kültür yok olur, bir ufuk batar. yerine doğan her yeni oluşum da, ne yazık ki çağımızın enformasyon akış hızı düşünüldüğünde, asla tradisyona dönüşemez, trend olarak kaşla göz arasında varolur, ve kendisiyle birlikte bireyleri de o hızda yok eder.

    yeri gelmişken ufak bir de tavsiyem var sizlere

    "albert camus - yabancı" bu kitabı okuyun
    "the man who was not there" bu filmi de izleyin.

    herşeyin beyhude oluşunu çok güzel anlatmışlar.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster