1. 26.
    +3
    aga ben inşaat mühendisliği öğrencisiyim. itü'de okuyorum. bu son dönemim. sadece 1 dersim vardı bu dönem. iş arıyordum o sırada bir öğretmenlik fırsatı geldi. iş bulamayınca ücretli öğretmenlik yapayım diplomayı alıncaya kadar dedim. ocak ayından beri sadece hafta sonları 4 er saat ingilizce dersi anlatıyorum 4. ve 5. sınıf çocuklarına.

    Böyle bir öğretmenlik tecrübesi edinmeden önce bana bu konuyu sorsalar aynan senin @1 de yazdıklarını takır takır kendi yorumum olarak söylerdim ama şimdi bu tecrübemden sonra şunu söyleyebilirim: öğretmenlere 5000-6000 gibi aylık rakamlar verseler anca hakkını verirler. O kadar zor bir meslekmiş ki. Zorluk açısından zaten kendi mesleğim olan mühendislikle karşılaştırmak ayıp olur. bizim ki kebab öğretmenliğin yanında.

    Ben geçen yaz inşaatta amelelik yaptım. Seramik ustasının yanında çalıştım. bazen günde 600-700 kilo seramiği inşaatın 4. katına elimle taşıdığım oldu. ayaklarımın ağrısından akşam eve gidince yürüyemediğim oldu. inan bana öğretmenliğe nazaran çok kolay şeyler bu anlattıklarım.

    Öğretmenliğin neresi zor dersen onu tahta başına geçince anlarsın.

    Şöyle bir çin işkencesi duymuştum: adamı bağlıyorlar. kafasını güzelce tıraş ediyorlar ve adamın kafasına musluktan damlar gibi su damlatıyorlar sürekli. O damlaların her biri 2-3 gün sonra adamın kafasına inen bir tokmak gibi gelmeye başlyor adam için. eli kolu başlı olduğu için kaçamıyor. böyle bir işkence işte. Öğretmenlik de aynen bu çin işkencesi gibi. sen bir şey anlatmaya çalışırken binin birinin senden yüksek sesle araya girip saçma sapan bir şeyle sözünü kesmesi ilk başlarda sana da komik geliyor ama aynen bu bahsettiğim çin işkencesi gibi bir müddet sonra pgibolojini bozmaya başlıyor. Bunlar gibi ufak tefek şeyler tekrar ede ede adamı sinir krizlerine sokuyor. Ben sınıfta sinirden kitabı parçaladığımı bilirim. Sen bu kadar kolay laf atıyon ama her şey dışarıdan göründüğü gibi değil.
    ···
   tümünü göster