1. 51.
    +1
    11.bölüm:gizlediğimiz duygular

    sabaha kadar gözümü kırpmıyorum. murat kalkınca bana kızacağını düşünmeme rağmen olanları anlatıyorum;
    -murat akşam hikmet boğazıma bıçak dayadı.
    -nasıl lan, yerden mi yaklaştı nasıl geldi, saplayamadın mı aleti ?
    -yok, uyuklamışım. kafamı gibim.
    -ee sonra ?
    -bu kadar kolay olmayacak dedi.
    -aklınca korkutuyor. haftasonu bi faruk gelsinde.
    -tamam bi çay içelim mi.
    -olur.
    kalkıp çay koymaya gidiyorum. çaydanlıktan demi akıtırken ne kadar kalitesiz bir çay olduğunu farkediyorum. çocukluğumda ki altın günleri komşu çocukları. güzel dostlarım vardı benim, çok dostum vardı. çaylarla arkamı döndüğümde muratı görüyorum daha hayatının en güzel dönemlerinde gelen bir görev üzerine beni korumak için cezavine giriyor. fakat yalnız. dışarıda da yapacak fazla birşeyi yok sanki ilginç bişeyler yaşamaya gelmiş gibi buraya. beni veya çayı dört gözle bekliyor gibi. yanına bırakıyorum çayı 3 şeker kardeşim diyorum;
    murat;atalay son günlerde biraz umursamaz davranmış olabilirim kusura bakma.
    ben;yok ya önemli değil. biraz kendini kapatırdın sadece.
    -aslında kendimi kaptırmadım.
    -nasıl yani ?
    -olum ben reis atalaydır deseydim koğuş şuan sadece bana değil sanada kin beslemeye başlayacaktı. birkaç aya bum.
    -beni bu kadar düşündüğünü bilmiyodum.
    -görevim bu değil mi ? şuan ben seni sürüklüyomuşum gibi bi izlenim yaratıyorum.
    kardeşçe el sıkışıyoruz.bu sırada gözlerine bakıyorum gözlerinde hüzün görüyorum merhamet görüyorum kin yok bu sefer. düşünüyorum ve benim tek dostum birkaç aydır tanıdığım bu adam.
    bu sırada bana şöyle bi öneride buluyor;
    -köydeki hacı amcanın verdiği bi kitap vardı içinde dualar felan var, bilmem inançlı birisi misin fakat istersen okuman için verebilirim.
    -güzel olur. manevi yönden de ekgiblikler hissediyor insan burda.
    -gel abdest alalım o zaman, çarpılırız felan.
    -hehe.
    tuvalete gidiyoruz.ben abdesti almaya çalışırken o eksiğim var mı diye izliyor. derken o kişiliksiz, iğrenç hayvanların en devasası selami geliyor. allaaah nidasıyla sıçradığı 40-50 santimlik yükseklikten elindeki bıçağı beynime doğru yaklaştırıyor ben ise bu süreçte canımı ne kadar yakacağını, nasıl bir hızla öleceğimi, öteki dünyayı, öteki dünyaya abdest alırken gitmemin en kadar ironik olduğunu ve muratın ölümümden sonra ne yapacağını düşünüyorum. sadece saliseler içerisinde.
    tam kendimi ölümüme hazırlarken murat benim bile beklemediğim bir hareketle selaminin üstüne atlıyor ve boğuşmaya başlıyorlar selaminin mücadeledeki üstünlüğünü gördükçe tedirginleşiyorum murat bağırıyor;
    -atalay yerdeki bıçağı al,çabuk.
    koşup bıçağı alıyorum fakat ne yapacağımı bilmiyorum ben hiç insan öldürmedim çünkü ben diğerleri gibi bu suçtan girmemiştim buraya selamiye dur diyorum. duruyor,ayağa kalkıyor yavaş yavaş tuvaletin kapısına doğru uzaklaşıyor tam sırtını döndüğü anda murat ayağa kalkıp elimden bıçağı alıyor ve tam boynuna saplıyor.
    vahşeti gözlerimle görüyorum bu hikmetin gibilmesinden, insanların dövülmesinden çok daha dehşet bir an.kanlı yüzüyle murat ayağa kalkıyor ve hafif bir tebessüm ile;
    -bu biiiir...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster