0
Hafta boyunca ayrılmadık hiç serhatında gelmemesi sebebiyle yalnızlığımı bozan tek kişiydi selin okulda. sonraki hafta serhatta aramıza katıldı. tam iyileşmese de iyiydi. şimdi çözüm bulmamız gereken şey onun sorunuydu. sevdiği kızın en yakın arkadaşından hoşlandığı yanılgısından kurtarmalıydık onu. bunu yapmak benim görevimdi. suçlu hissediyordum kendimi. selinle konuşup anlattım herşeyi. aylinle kestiğim muhabbetimi biraz düzeltip sonrada serhatın yanında bir yolunu bulup bana karşı herhangi bir duygusal zaafının olmadığını göstermek istediğimi söyledim kabul etti. çoğu zaman selinle başbaşa veya serhatın katılımıyla geçirdiğimiz öğle aralarını grupla yani oğuz aylin ve diğer bir kaç arkadaşla daha paylaşma kararı aldık. nitekim yaptıkta. grup içerisinde selin dışında herkesle aynı derecede samimi görünüyor ayline de normal davranıyordum. bir süre böyle devam ettikten sonra aylinin fikirlerine ters fikirler ortaya koymaya başladım. rahatsız olmuyordu pek fazla tartışmaya açık egoist olmayan bir yapısı vardı kızın. serhatta çoğu zaman benim fikrime katılıyordu. eskiden olsa genelde ayline yakın dururdu ama şimdi benimleydi. düzeltmem gerektiğine inandığım için daha ileri gitmeye karar verdim. yine selinle konuşup bir planım olduğunu ve aylinle serhatı yakınlaştıkmayı istediğimi. bunun içinde onun gidip kız kıza ayağıyla aylinden bilgi toplaması gerektiğini söyledim. hoşuna gitti seve seve yapacağını söyledi. zaten polis olup cinayetleri çözmek istediğini söylerdi hep. dedektiflik ruhu vardi sevdiceğimde. ondan gelen bilgilerden yani sevgilisi veya sevgili adayı olmadığı, eğlenmeyi sevdiği vs. bilgilerinden yola çıkarak ve yaza yaklaştığımız için tadını çıkarmamız gerektiğine inandığım hava şartları dolayısıyla bir piknik gezisi planladık. merkeze 80-90 km uzaklıktaki bir ilçenin güzel bir piknik alanı olduğunu söyledi serhat. yeri ve zamanı ayarladıktan sonra sıra asıl olaya geldi. aylin ve serhat dışındaki arkadaşlarla konuştum. planımı anlattım hoşuna gitti hepsinin. serhatla aylini başbaşa bırakacaktık. bu yüzden piknik ekibinin genelini çiftler veya çift olma yolundakilerden kurmaya çalıştım. herşey ayarlanıp defalarca konuşulduktan sonra gittik. yemekler yenilik sohbetler yapıldıktan sonra işareti verdim arkadaşlara. hep birlikte kalkıp gitsek çakardı serhat. sırayla çiftler halinde farklı yönlere gidecektik. seline bakarak:
- aşkım gel şuraya gidip balıklara bakalım(havuzları işaret ederek)
- tamam canım gidelim.
biz gittikten bir süre sonra planladığımız gibi herkesin farklı işlerle meşgul olduğunu serhat ve aylinin masanın bir ucunda biri diğer ucunda diğeri oturur vaziyette kaldıklarını gördüm. seline.
- umarım serhat işini biliyordur. biraz arkadaşına benziyorsa zaten tamamdır o iş. dedim kendimi kastederek ve gülerek.
- alla allaaa. kızlar zekidir kanmazlar öyle hemen.
- yok canııım ? bunu bir cümleyle kollarıma koşan kız mı söylüyor.
karnıma ufak bi yumruk attıktan sonra.
-hiçte bileee ben koşmadım sen yalvardın. (upppss!!)
bozulmasın diye fazla üstelemeden elimi havuzun suyuna sokup yüzüne doğru fırlattım. o bana ben ona derken başlayan şakalaşmamız sarılmalara. sarılmalar yanaklardan öpüşlere döndü. çimlere yan yana birbirimize bakar şekilde uzandığımızda elleri ellerimde cennet kokan gözleri gözlerimdeydi. bembeyaz tenine vuran güneşin dahada çok ortaya çıkardığı kiraz kırmızı dudakları çok güzel göründüler gözüme. engel olamadım dudaklarımın onunkilerle tanışma isteğine.. önce küçük bir merhabalaşma oldu. karşılık vermediği için istemediğini düşündüm. ama boynuma sardığı kolları davet etti beni tekrar dudaklarına. annemin yemeklerinden daha tatlı olan tek şeydi dudakları. öpüşmeyi bilmeyişinin sebebiyse ilk olmamdı sanırım. kalbim ronaldonun çalımları kadar seri, sabrinin şutları kadar isabetsiz ve rastgele atıyordu. hareketlenen tek yerimdi kalp hücrelerim...
Tümünü Göster