+1
telaştan nasıl koştuğumu bilmiyordum durağa bitmedi amk yolları. 20 dakikalık yürüme mesafesindeki yol otobüsle saatler sürdü sanki kapısına geldiğimde ne olursa olsun diyerek çaldığım kapıyı açan selin oldu. iyi olduğunu teyit eden gözlerim sakin olmam konusunda sinyaller verdi beynime. sigaranın zararını evleriyle arası 5 dakika olan duraktan koşarak gelmem sonucu nefes nefese kalmam kanıtlıyordu. yüzünü gördükten sonra rahatladığımı mı yorulduğumu mu onun anlayamadığı bir ohh çektim. aralıklı kapıdan bana bakıyordu çöktüğüm yerde kalakaldım konuşamadım bile. o girdi lafa.
- babam çıkmama izin vermedi xxx. özür dilerim.
- iyisin ya? dedim malca bir tavırla
- hı? ne olduki.
- neden haber vermedin.
- demiştin ya ararsan ya da mesaj atarsan alınırım diye. o yüzden.
- hastalandın sandım
- koştun mu sen ? su vereyim mi ?
cevap beklemeden içeri gitti. bir bardak suyla geldiğinde hayatımda içtiğim en tatlı su olma şerefine nail olan su zemzem tadında geldi bana onun elinden içince.
-gideyim ben. dedim ayağa kalkarak.
-tekrar özür dilerim.
yine yanağından öpüp yüzüne bakmadan hızla indim ikinci katın merdivenlerinden aşağı. binanın sokağa açılan kapısına geldiğimde aldığım mesajda.
-utanmak yakışıyor. yazıyordu daha bir utandım amk. seviyeli bir şekilde arkadaşlığın ötesine geçmeyen mesajlaşmalarımız devam etti okul açılana kadar. bende duygularımı anladığını ama kendisinin istemediğini düşünüp gereksiz imalarda. aşk sözlerinde bulunmadım normal davranmaya çalıştım. hangi bölümü seçmeyi düşündüğünü sorduğumda kararsız olduğunu benim fikrimin ne olduğunu sordu. türkçe-matematik seçeceğimi söyledim matematik yapamadığını o bölümü tercih etmeyeceğini söyleyince üzüldüm. ama aynı okulda olduğumuz için çok büyütmedim bu sorunu kendime. Bölümler seçildi ve ikinci yılımıza başladık lisede. Tm1 sınıfında olduğumu listenin ilk sırasındaki ismimi görünce öğrendim. sınıfa gidip uygun bir yer ararken pencere tarafı en arka sıradan seslenen serhat bitirdi bu arayışı.
-Yerin hazır kardeşiiiiim. gidip oturdum. bu iyi haberdi selin yoktu ama candostum gözüyle baktığım belkide tek dostum olan adamla aynı sınıftaydık. serhatla muhabbete daldığımız bir anda kapıdan giren biri onun başını eğmesine neden olunca istem dışı kafamı çevirdiğimde karşımda gördüğüm kişi aylindi. adam sevdiği kızla aynı sınıfta dedim kendi kendime.. sen kendine yan olum. Sözel bölümündeydi selin. karşı sınıfımızdaydı üstelik. dersler dışında rahatça görebilirdim o yüzden bu sorunu kafaya takmamaya çalışarak geçirdim ilk iki haftayı. ikinci haftanın sanırım son gününde sınıfta olduğumuz bir anda koridorda ağlamaklı bağıran sesin selin'e ait olduğunu anlamakta çok zorlanmadım. Defol git lan istemiyorum anlamıyomusun diyordu birine. hışımla fırladım yerimden beni gören serhatta durmadı tabi. koşar adım çıktığım kapı önünde selin'in bana bakan salak ifadesini ve kanın beynime sıçramasına sebeb olan huur çocuğunun ona bakışını gördüm. serhat selin'e ne olduğu konusunda sorular sorarken ben attığım kafa sonrası burnunu tutan muallakyi yumruklamakla meşguldüm...
Tümünü Göster