0
salona geçtiğimizde koltukta uyuyakalmış bir melek karşıladı bizi. buraya geldiğimizi haber alan 2 kız arkadaş daha geldi bizden sonra. onlarda bize eklenince seslere uyandı Selin. çok sevindi bizi görünce. ruhunun bedenini terk ettiği izlenimi veren görünüşünü aydınlattı o sımsıcak gülüşü. solgun yüzüne öyle yakışıyordu ki o gülüş. çevremdekilerin anlam veremeyeceği bir yüz ifadesiyle seyrediyordum onu gözlerimi ayırmadan. o ise arada sırada gözlerini gözlerime çevirip sonra aniden önüne indiriyordu hızlıca suçlu bir çocuk gibi. bu hali bile cezbediyordu beni. sarılıp özürler dilemek geçiyordu içimden. birşeyler yapmak istiyordum ama yapamıyordum be amk. yaşamadınız mı siz hiç bu duyguyu. ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum. gülmek istiyordum gülemiyordum. hasta ziyaretinin kısa olanı makbul dedi kezbanlardan biri kendisinden nefret etmeme sebeb oldu bu sözler. kalktık kapıya kadar annesi eşlik etti bize. telefonumu unuttum dediğimde getireyim diyen annesine ben alırım deyip fırladıktan sonra gelip alnından öptüm onu bir an önce iyileş özlediğim okul değilmiş dedikten sonra koşar adım uzaklaştım oradan. daha sonrasında gülerek itiraf etmiştim ona aslında telefonumu unutmayıp bilerek bıraktığımı sırf yalnız veda etmek için. ziyaretten sonraki gün daha iyi oluğunu merak etmememi ve geldiğimiz için hepimize teşekkürlerini içeren bir mesaj yolladı. 1 hafta boyunca gelmedi okula arada bir 1-2 mesajlık kısa konusmalar yaptık. fazla yormak istemediğimi belirterek dinlenmesini istedim ondan çabuk gelsin diye. sonraki hafta geldi okula tam sağlığına kavuştuğuna inanmadım. üzerine titredim bariz belli etmeden. çevredekilerin tepkilerini çekmemek adına.ama serhattan kaçmıyordu galiba. selin'le ilgilendiğim zamanlarda izliyordu beni yüzünde çok az gördüğümüz gülümsemesiyle.. Bu şekilde bir kaç hafta geçtikten sonra tekrar eski canlılığına kavuşmuştu selin. gülüyor eğleniyor bizleri de eğlendiriyordu yine eskisi gibi. o güldüğü zaman benim gülmeme gerek kalmıyordu bile. gülmüş kadar oluyordum. sorun olduğunu bile düşünmüştü arkadaşlarım konusmak anlatmamı isteyenler bile oldu. serhat dışında hepsi nerdeyse. o tek kelime etmedi bile desem yeridir. normal davrandı. Selinle bazen okul sonralarında ters istikamette olduğu halde evine kadar yürüyüp sonra kendi evime gidiyordum. sorduğu zamanlarda ise uğramam gereken yerler olduğunu söylüyordum.. Uğrayacağım tek limanın onun gönül limanı olduğundan habersizdi o. bu şekilde geçti aylar. arada sırada tesadüfen yalnız kalmalarımız ve evine yaptığımız yürüyüşler dışında pek olmadı başbaşa zamanımız. yıl sonu yaklaşırken herkesi saran sınıf geçme heyecanından zerrece bulunmuyordu bende. düşündüğüm tek şey olmuştu selin. aynı sınıfta olacakmıydık bölüm seçiminden sonra ? geçebilecekmiydim sınıfı ? bu sorularla boğuşurken bile aklımdaki en büyük soruydu selin. acaba ? şansım olabilirmiydi onunla birlikte olmaya. çok kez düşündüm konuşmayı açılmayı ama yapamadım. benden kopması ihtimalini alamadım göze. uzak kalmak yerine yanyana olmayı tercih ettim hep. dokunamasam öpemesem sarılamasam da yanımdaydı en azından riske edilecek yanı yoktu onun. edemedim...
Tümünü Göster