-8
öncelikle şunu bilmenizi isterim, yaklaşık 4 (dört) yıldır bu sözlükte yazarım,
4 yıllık “inci” yazarlığım süresince hiç kimseye art niyetle yaklaşmadım, yaklaşmam da ve fakat birazdan soracağım soruyu lütfen samimi ve dürüst bir şekilde cevaplamanızı istiyorum zira benim için önemli, gerçekten ama gerçekten çok önemli...
şimdi diyelim ki sizinle hiç tanışmıyoruz, ne sanal ne de gerçek hayatta birbirimizden haberdar değiliz, iki yabancıyız yani…
çekirdek bir ailesiniz, anneniz ve babanız ve üniversiteye hazırlanan kız kardeşinizle yaşıyorsunuz, babanız emekli, anneniz ev hanımı siz de hem öğrencisiniz hem de çalışıyorsunuz…
bir akşamüstü eve geldiniz, hoş geldin faslından sonra yemeğe geçtiniz, siz yemek yerken kapınız çalındı, kapıyı açmaya giderken, babanızın sesine dönüp babanızla göz göze geldiniz, babanızın “oğlum gelirken tuzluğu da getirir misin, annen unutmuş yine” sözüne gülümseyerek “tamam” dediniz… kapıyı “kim o” demeden açtınız, karşınızdaki “benim” ve fakat doğal olarak tanımıyorsunuz…
“buyurun” sözünüze karşılık; ben, belimdeki silahı size doğrultarak içeri giriyorum…
korkudan dilinizi yutmuş gibi bana bakıyorsunuz, vücudunuz titriyor… arada bir mutfak kapısına bakarak işaret parmağınızla şekilsiz bir şekilde beni işaret etseniz de sizi gören sadece mutfak kapısı…
ani bir hareketle ağzınızı kapatıp silahı kafanıza dayıyorum, ellerinizle yüzünüzü kapatırken dudaklarınızdan sadece “babaaaa” cümlesi dökülüyor fakat o cümle de ağzınıza dayadığım avuç içimde bir kar tanesi gibi eriyip gidiyor…
arkanıza geçerek, size yürü diye komut veriyorum, komutumu söylediğim şekilde uygulayarak yürüyorsunuz… mutfak kapısına geldiğimizde kulağınıza sessizce “kapıyı aç” diyorum, açıyorsunuz…
siz önde, ben sizin arkanızda, başınızda silah, körpe dudaklarınızda avuç içim… babanız ve anneniz bizi o halde görünce ne yapacaklarını şaşırıyorlar, babanız eline aldığı yemek bıçağıyla kalkmaya yeltenirken ben “çıx, çıx, çıx” diyerek önce silahı, sonrada başınızı gösteriyorum, babanız olduğu sandalyeye çöküyor...
tedirgin, ürkek, o an adeta saçmaların hedefinde olan bir yusuftutan kuşu gibi çaresiz… annenizin gözlerinden yaşlar birer çiğ tanesi gibi süzülüp gidiyor…
montumun içinde sakladığım dört tane ipi yemek masasının üzerine fırlatarak sizden annenizden babanızı bağlamasını istiyorum… önceleri karşı çıksa da başınıza dayadığım silah annenizin direnme gücünü zayıflatıp emirlerime itaat etmeyi yeğliyor...
silahı tekrar size doğrultarak annenizden kız kardeşinizi de bağlamasını istiyorum, anneniz emirlerimi sorgusuz sualsiz yerine getirmek zorunda kalıyor ki, zira namlumun ucunda biricik oğlu…
“ne yapacaksan bana yap, yavrularıma dokunma dese de” silahımla sus işareti yapıyorum, anneniz ağlaya ağlaya, titreye titreye kız kardeşinizi de bir sandalyeye bağlıyor…
anneniz, babanızı ve kız kardeşinizi bir güzel bağladıktan sonra, sizin sırtınıza bir yumruk atarak annenize doğru itiyorum, o itme anında annenizin ağzından öyle bir “yavrummmm” cümlesi çıkıyor ki, sanırsınız fatih’in istanbul surlarını yıkan şahi topundan çıkan bir gülle, yeri göğü inletse de o gülle, beşimizden başka duyan yok… anneniz ağlaya ağlaya, titreye titreye sizi de bir sandalyeye bağlıyor…
annenize boş bir sandalyeyi göstererek otur diyorum, oturuyor… ellerini belinde tut diyorum, yapıyor… masada kalan son ipi de alıp annenizi de ben bağlıyorum…
montumun iç cebinde sakladığım koli bandıyla önce babanızın, sonra sizin ve kardeşinizin sonra da annenizin ağzını bantlıyorum, sonra bir sandalyeye de ben geçip , silahımı masaya bırakıyorum… cebimden çıkardığım sigaramı yaktıktan sonra size bakarak yüzünüze yüzünüze üflüyorum dumanını…
sigaram bittikten sonra silahı belime takarak, sizi salona tivi’nin yanına taşıyorum, sonra kız kardeşinizi, ondan sonra annenizi getiriyorum salonun tam ortasına, sonra da babanızı…
kız kardeşiniz, babanız ve anneniz salonun tam ortasında, siz tivi’nin yanında, hepiniz şaşkınsınız. biraz sonra olacaklar konusunda korkuyla karışık ürperiyorsunuz da derken ben montumu çıkarıp kollarımı sıvıyorum, önce kız kardeşinizi bir güzel dövüyorum, bu dövme anında babanız ve anneniz sandalyelerinden kurtulmaya çalışsa da bir tekme de ona atıp onu dövmeye başlıyorum, babanız yüzünü çeviriyor, anneniz ağlıyor, siz sızlıyorsunuz ama nafile çünkü ben dövmeye devam ediyorum…
sonra annenizi dövmeye başlıyorum, dövdükçe dövüyorum, saçlarından tutup kaldırıyorum, sonra şapdanadaktan yere bırakıyorum, züt üstü yere düşer düşmez basıyorum tekmeyi... dövme sonrasından boş bir koltuğa geçip cebimden samsun 216'ımı çıkarıp yorgunluk sigaramı içiyorum, dumanını da size doğru püfürdetiyorum...
sigaram bitince babanızı da yanınıza taşıyorum, tv'nin diğer tarafına, sonra annenizle kız kardeşinizi yan yana getiriyorum, sağ ayağımla annenizin memelerine, sol ayağımla da kız kardeşinizin memelerine basıyorum… basarken de tüm ağırılımca bastırıyorum, memeleri ayak dabanıma ikinci bir organ şekli alana kadar bastırıyorum... bastırmaktan yorulunca birkaç defa da havaya zıplıyorum, bir havaya biz annenizle kız kardeşinizin memelerine... kız kardeşiniz ve anneniz altımda inlerken gözlerinden de yalvarma bakışlarını seziyorum ama iplemiyorum, zıpladıkça zıplıyorum...
zıplama işi bittikten sonra, kız kardeşinizi sırt üstü yatırıyorum, bacaklarını da her iki yana açarak bacak arasında geçiyorum, sağ elimle kız kardeşinizin siyah taytına çentiği attığım gibi dizlerine kadar sıyırıyorum, dantelli pembe donu peydahlanıyor gözlerimin önüne, ona da bir çentik atarak sıyırıyorum... kız kardeşinizin süt beyaz zütü, kan kırmızısı amcığını saklamaya çalışsa da muvaffak olamıyor...
babanıza bakıyorum, yüzünü yana dökmüş, size bakıyorum kafanızı duvara vura vura kurtulmaya çalışıyorsunuz ve fakat ne sizi ne de babanızı iplemiyorum...
kemerimi çözüp, pantolonumu baksırımla beraber dizlerime kadar sıyırıp, kız kardeşinizinin üzerine uzanıyorum, bir elim kalçalarında, diğer elimle boynuna düşen saçlarını sıyırıp boynunu, öpüyorum, o öpme sırasında ensesine de dilimle masajı çakıyorum, kokunu içime çektiçe dikeleniyor yannanım, kız kardeşinizin kulaklarına ve boynuna sıcak nefesimi veriyorum... "huhhhhh, huhhhhhhhhh"
kulak memelerini emerek, köprücük kemiğine iniyorum, oraya da dil darbelerimi veriyorum ama hafifçe... kalçalarındaki elimle kalçalarını ayırarak dıbını okşamaya çalışıyorum ama o da ne, kız kardeşiniz bacaklarını kapatarak buna engel olmaya çalışıyor, kız kardeşinizin sağ kalçasına bir tokat patlatarak doğruluyorum...
saçlarından tuttuğum gibi kafasını kaldırıyorum, okkalı bir tokadı yapıştırdıktan sonra her iki elimle her iki kaşından tutarak başlıyorum çekmeye, kaşlarından tutup sürüklüyorum kardeşinizi... canı yanıyor küçük huurnun... kaşları sökülünce saçlarından tutup sürüklüyorum bu sefer de... iki adım sürükleyip duruyorum, sonra da son gücümle hızlıca çekiyorum... böyle böyle tüm salonu gezdiriyorum...
sonra oturtuyorum bunu salonun tam ortasına, ağlıyor ama iplemiyorum, saçlarını arka tarafa atıp kalkmış yannanımla basıyorum tokadı, bir yannan bu yanağa, bir diğerine, yannanımla dövüyorum kız kardeşinizi... her tarafını dövüyorum ama... ağzına, yüzüne, burnuna, gözlerine, kulaklarına vuruyorum, sonra memelerinin ucundan tutup memelerini çekiyorum, sonra gibimi iki memenin arasına sokacak; bir ona, bir diğerine vuruyorum... dövdükçe dövüyorum kız kardeşinizi, mos mor oluyor her bir yanı...
tekrar sırt üstü yatırıp kalçalarının üzerine oturarak sırtını çimdikliyorum, o bacaklarını kapattıkça ben sinirleniyorum, sırtının tam ortasından gibmeye çalışıyorum... bastırıyorum yannanımı... delik açmaya çalışıyorum darbeli matkap gibi... açılmıyor ama yine de açmaya çalışıyorum..
sırtından sıkılında geciyorum tekrar bacak arasına, yannanımın başını tükürükleyerek giriyorum kız kardeşinizin el değmemiş dıbına, girdiğim gibi hafif bir sıcaklık karşılıyor dirayetli yannanımı, ben yannanımı geri çektikçe hafif hafif kan damıtıyor kardeşinizin amı, belli ki daha önce sevişmemiş, ilk göz ağrısı benim... aldırmıyorum ani bir hareketle bacak arasındaki yarığa körüklüyorum meczup yannanımı... bir yandan da kalçalarını okşayarak ayırıyorum her iki yana ve bastırdıkça bastırıyorum, zangır zangır gibiyorum kız kardeşinizi...
taşaklarımı falan neyim varsa sokamaya çalışıyorum soktuğumun fahişesine...
tam boşalacağım sırada kız kardeşinizin içinden çıkıp babanızın yanına gidiyorum ve elimle git gel yaparak babanızın suratına suratına boşalıyorum...
sıra annenize geliyor..