1. 76.
    0
    babam çok eskiden satranç tahtası almıştı. taşlar da satranç tahtasına yerleştirdikleri alet ile evimizi buldular ertesi gün bir şafak baskını yaptılar. inanır mısınız atın içeri attığı sis bombası l şeklinde camdan içeri girmeye çalışınca yandaki duvara çarptı. yok lan onları da yanında vermişler, bu kadar aksiyon yoktu.

    hayatımda hiç adam gibi oynayamadım bu oyunu. 7. sınıftayken 1 milyoncudan aldığım satranç takımını okula zütürdüm. millet bayıldı, tenefüslerde bunu oynuyor. bana bir kere sıra gelmedi. ilk eve geldiğinde babamla bir iki kere oynamışımdır, öğrenmek amacıyla. onun dışında okulda bir gün boş ders varken oynamıştık, o da yarım kalmıştı. bir de bir arkadaşla lisedeyken oynadım, yarıda bıraktı. ha bir de bayramda eve gelen ufak bir çocuk çıkarınca bu tahtayı onunla oynadık, o da yarım bıraktı. çevreniz böyle olunca sizin de satranç şampiyonu olmanız beklenemez. bana eğitim hakkında sorsanız 4. sınıfı hatırlıyor musun? hayır, 5 de öyle, 3 de öyle bu kadar senenin boşa gittiğini söyleyebilirim o saçma derslerle. bana bir şey katmadı, diğerlerine de katmadı eminim. okumayı 1 de öğreniyoruz, ondan sonra 6. sınıfa geçmemiz gerekir. neyse, satranç ve ders ilişkisinden anlamışsınızdır, en kötü satranç dersi olsaydı, insanlar hayatlarında en az bilmem kaç defa tam bir maç oynarlardı. belki ilerde bunu sürdürürlerdi, en kötü 4. sınıftayken oynadıkları oyun akıllarına gelirdi. beden dersinde mal mal maç yaptığımız, ufak boy resim defterini sulu boyayla gibtiğimiz şeyler değil. hatırlayanlar vardır fırçayı suya bandırmak için ters tutunca dökülmeyen bir su kabı vardı. neydi o öyle? hayat bilgisi de nedir? 5. sınıfta sosyolojiye girip marx okumaya başlasaydım keşke.
    ···
   tümünü göster