1. 1.
    +2
    insanların uydurmuş olduğu diğer tüm inanç ve varsayımlar bilimsel açıdan geçersizdir. yani kısaca özetlemek gerekirse hayatın amacı

    bitmek tükenmek bilmeyen bir yaşama iradesidir. çoğu kişi bu gerçekle yüzleşmekten kaçındıklarından böyle şey mi olur diyerek yırtmaya

    çalışmaktadır ama kendilerini kandırmaktan başka pek bir şey başardıkları söylenemez zira şu çok net bir şekilde açıktır ki hayatın amacı

    aynı zamanda hayatın kendisidir. diğer soruya (neden ahlaksızlık yapmıyorsun) birkaç alıntıyla cevap vericem üstüne pek fazla ekleyeceğim

    bir şey yok çünkü. dawkins: "gerçekten iyi olmaya çalışmaktaki tek amaç tanrının onayını ve ödülü almak ya da kınaması ve cezalandırmasından

    sakınmak mıdır? bunun ahlaklı olmakla hiçbir ilgisi yoktur, bu yalnızca yağcılık etmektir, dalkavukluktur. her hareketini hatta derin

    düşüncelerini gözleyen gökyüzündeki kontrol merası ya da kafanın içindeki çelik küçük ileti cihazını gizliden gizliye kollamaktır"

    einstein: "eğer insanlar gerçekten sadece cezalandırılmaktan korktukları ya da ödüllendirileceklerini umut ettikleri için iyi kalplilerse

    o halde gerçekten çok acınacak haldeyiz" shermer: eğer tanrının yokluğunda hırsızlık, tecavüz ve cinayet suçlarını işleyeceğinizi

    onaylıyorsanız ahlaksız bir insan olduğunuzu ifşa etmiş olursunuz ve sizi gördüğümüzde yönümüzü değiştirmemiz konusunda oldukça tedbirli

    davranırız. diğer yandan eğer ilahi gözetim altında değilken bile iyi bir insan olmayı sürdüreceğinizi söylerseniz tanrının varlığının

    iyi bireyler olmamız için zorunlu olduğu iddianızı kaçınılmazca sarsmış olursunuz." tüm bunların yanında ben de şunu eklemek isterim ki

    dini iyi bir toplum düzeni oluşturulması açısından gerekli bir şey olarak görseniz de bu hiçbir şekilde tanrının varlığını kanıtlamaz ve

    din tartışmalarında tamamen geçersiz bir ifade olduğu gibi sizin dini hayatı toz pembe görmeye yarayan bir beyin uyuşturucusu gibi

    gördüğünüzü özetler. bunun anlaşıldığını umuyorum ve dincilerin en önemli tezi olan şu anki yaşamın mümkün olanların en iyisi olduğu

    varsayımını kendi bilgim dahilinde cevap vermeye çalışmaya geçiyorum. çoğu dinci evrenin, dünyanın ve insanın mümkün olanların en iyisi

    olduğunu düşünüyor. ancak bu tamamen bir varsayıma dayandığından ve evrendeki düzenin bir zeka gerektirdiği görüşünün

    dayanak açısından yetersizliğinden tanrının varlığını kanıtlamadığı gibi, halihazırda bulunan düzeni tamamen olmasa da büyük oranda

    açıklayan bilimsel teoriler de vardır. fakat bunu anlamak için evrimi anlamak gerekiyor ilk başta. evrimi anlamak için de şu yanılgıları

    kafamızdan silmek gerekiyor: 1- maymundan da gelmiyoruz balıktan da kertenkeleden de. maymun türüyle aramızdaki tek bağlantı atamız ortak

    olduğundan kuzen olmamız. dahası zamanda biraz daha geriye gidersek şu anda yeryüzünde görebileceğiniz tüm canlılarla (bitkiler dahil)

    atamızın ortak olduğunu görüyoruz. ne kadar açıklayıcı olur bilmiyorum ama evrim kısaca şunu açıklamaya çalışır: canlılık kendi kendini

    kopyalayabilme kabiliyetine sahip moleküllerin ortaya çıkışıyla başlar ve bu zamandan itibaren 'canlı' olarak adlandırılan tüm organizmalar

    'doğal seçilim' yoluyla nesiller geçtikçe farklılaşmaya başlar. ve bir şekilde farklı ortamlara dağıldıkları zaman evrimleri tamamen

    birbirlerinden farklı ve bağımsız bir şekilde gelişir. örneğin çok geçmiş zaman önce (günümüzden yaklaşık 3 küsur milyar yıl)

    suda var olan bir balık türünün bir kısmı yavaş yavaş kara yaşdıbına ayak uydurup atıyorum kertenkele benzeri bir yaşam formuna

    dönüşüp diğer kısmı suda yaşdıbını sürdürmeye devam ederse bu balık türü bir zaman sonra kertenkele (tabiki günümüzdekinden çok farklı)

    ve balık şeklinde iki ayrı türe dönüşür (bu iki türü ayrı birer tür olarak nitelendirmemiz için birbirleriyle çiftleşemeyecek kadar

    farklılaşmış olmaları yeterli) evrimin anlatmak istediği kısaca budur. insan da bu tür onlarca evrimsel olaylar zincirinin sonucunda

    oluşmuş sıradan bir canlıdan farklı değildir. dolayısıyla bu noktada insan-hayvan gibi bir ayrıma gitmenin hiçbir anlamı yok.

    günümüzdeki insanın hayvanlara oranla çok daha gelişmiş tek yanı zekasıdır ve bu bile böyle bir ayrıma gitmek için yeterli bir neden

    değildir. (kartalları da çok iyi gördüklerinden ayırmamız gerekirdi o zaman. aynı şekilde çıtaları da çok hızlı koştukları için vs.)

    yani bir balık türü durup dururken karaya çıkalım kertenkele olalım, sonra kimimiz aslan kimimiz dinozor kimimiz maymun olur ordan da

    insan türüne geçiş yaparız demedi. ve üzgünüm ama evrimin de, doğanın da, canlılığın da nihai sonucu değiliz. bunu anlamak için

    öyle işin tekniğine de çok fazla girmeye gerek yok. şöyle bir örnek var: sürüngenlerde müthiş duyarlı olan jacobson organı insanlarda

    tamamen körelmiş durumdadır. ve bunu kullanabilseydik şu anda kilometrelerce uzaktaki kokuları çok net bir keskinlikte algılayabilecektik.

    aynı şekilde görme dediğimiz şey elektromanyetik spektrumun milyar kere milyar kere milyarda birlik bir kısmını algılamaktan ibaret
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster