1. 601.
    0
    bu liste ayazdakibekcidassagi panpamız tarafından hazırlanmıştır.

    le herisson-2009

    paloma paris'te dış dünyanın hızlı temposundan uzak bir çevrede yaşayan 11 yaşında, oldukça zeki ve sıkkın br kızdır. 12. yaş gününde intihar etmeye karar veren paloma, ölümle randevusunun yaklaşmasına yakın ketum ve yalnız apartman görevlisi renée michel ve gizemli olduğu kadar elegan mösyö kakuro ozu gibi değişik karakterlerle tanışır. böylece paloma karamsar hayatını gözden geçirme şansı bulacaktır.

    yaşamanın nedeni nedir ? filmiizlemeden önce kendinize şunu sorun: hayat ne için yaşamaya değer ?
    avrupa insanının soğuk ve iletişimsiz hayatını bir çocuğun gözünden anlatan, insanları toplumdaki statüleri ile yargılamamamız gerektiğini bir kez daha hatırlatan, her insanın özünde bir inci tanesi taşıdığını ve mühim olanın bunu algılayabilmek olduğunu düşündürten; kısaca hayatın anldıbını sorgulatan yalın anlatımlı oldukça iyi bir fransız yapımı film.

    leaving las vegas-1995

    alkol sorunları yüzünden herşeyini kaybetmiş olan hollywood senaristi ben sanderson ölümüne içmek için las vegas'a gelir. burada tesadüfen tanışacağı hayat kadını sera ile aşka dönüşen ilişkisi ise artık hayata farklı bir açıdan bakmasına sebep olacaktır.

    hayattan tamamen kopmuş olan, içki içerek ölümü bekleyen ve hayatın diplerinde yer alan ben tüm her şeyini satar ve yalnızca içmeye başlar. bu sırada insanlar için yalnızca meta olan fahişe sera ile tanışır ve ikisi de birbirlerini olduğu gibi kabullenir.
    bu iki anti-kahramanın aşkı anlatılırken bir yandan da hayatın anlamı sorgulanır.

    quiz show-1994

    charles van doren’ı “twenty one” bilgi yarışmasında kimse yenemiyordur; hangi soru karşısına çıkarsa çıksın bir çırpıda cevaplayan doren artık bir halk kahramanına dönüşmüştür. kaybeden yarışmacılardan birinin hile yapıldığını iddia etmesiyle birlikte richard goodwin adında idealist bir avukat bu iddiayı araştırmaya karar verir. bu ulusal kahramanın gerçek yüzü ortaya çıkacaktır.

    çok iyi bir eleştiri filmi. toplumun ağzı açık izlediği tv yarışmaları ve showların arka planını tüm gerçekliğiyle gözler önüne seren; kandırmanın ve kandırılmanın nasıl paraya ve prestije dönüşebildiğini, toplumların tv tarafından nasıl mışıl mışıl uyutulduğunu ve tv patronlarının "düşünme eğlen. senin kafan ne kadar az çalışırsa bizim cebimiz o kadar dolar" felsefesini anlatan gayet iyi bir yapım.

    yani faydacılık akımına oldukça güzel eleştiriler getiren çok başarılı bir yapım.

    bir soru için 64 bin dolar mı? umarım sana hayatın anldıbını soruyorlardır…=> filmden alıntı

    elephant man-1980

    doktor frederick treves, 1880'lerin kasvetli londrası'ndaki bi gezici sirkte fil adam lakaplı, çirkin ve son derece anormal bir görüntüsü olan john merrick'e rastlar. zalim bir adam olan sirk müdürü bytes, annesi merrick'e hamileyken bir filin saldırısına uğradığını anlatmaktadır. dr. treves, merrick'in hastaneye yatırılmasını sağlar. dr. treves bir süre sonra pek zeki olmayan merrick'in korkunç görüntüsünün altında son derece duyarlı ve insancıl birinin olduğunu anlar. hastanede ilk başta ondan korkan hemşireler de merrick'e alışacaktır. talihsiz adamın görünüşüne neden olanın ' multiple neurofibromatosis' isimli nörolojik bir hastalık olduğu anlaşılır. hastane yaşamı da kolay geçmemektedir. gece bekçisi bilet keserek fil adamı sergilemeye ve üzerinden para kazanmaya baslar. bu arada bytes tekrar ortaya çıkar, onu kaçırır ve kıta avrupasına getirerek onu eski kötü günlere döndürür. merrick'in tek umudu kaçarak ingiltere’ye dönmektir.

    yünetmen david lynch'in tüm filmleri içersinde düz işleyiş mantığına sahip tek filmidir. ama bu film öyle sıradan bir film olmamıştır. daha çok ucube bile olsa bir insanın duyguları olabileceğini gösteren bir eser olmuştur. insanlık ve ahlaki değerler konusu oldukça güzel bir konuyla ve oyuncu kadrosuyla işlemiş olna david lynch'in bu filmi kesinlikle kaçırılmamalıdır.

    powder-1995

    film, annesine hamileyken yıldırım çarptığı için bembeyaz, kılsız, elektriklenme özelliği ile dünyaya gelmiş dünyanın en zeki çocuğunun hikayesini anlatıyor. annesi bu olayda ölmüş, babası onu reddetmiştir. birlikte yaşadığı büyük anne ve büyük babası ölünce, gencin varlığı şerif tarafından keşfedilir. liseye başlatılan ve okula yerleştirilen gence 'pudra' lakabı takılır. pudra, özellikleriyle onları etkilemeye çalıştıkça onlar maalesef ondan korkarlar.

    tıpkı elephant man gibi insanlık ve ahlaki değerleri sorgulmaya yönlendiren, dışlanmanın ne demek olduğunu anlatan ve tüm insanların eşit olduğunu altını çizerek anlatan, duygusal yönü ağır basan filmlerden.

    the holy mountain-1974

    isa benzeri bir karakter ruhani bir liderin dünyasına girer ve onun aracılığıyla, gezegenleri temsil eden renkli bir grupla tanışır. her birinin farklı dünyası vardır ve başlangıçta onların dünyalarını izleriz. daha sonra kutsal dağa doğru gerçekleştirilecek yolculuk başlar. yönetmen öncelikle saykodelik kültüre ve gerçeküstücülüğe bağlı kalarak çekmiş bu filmi ve görsel olarak çarpıcı bir galeri var karşımızda. fakat yönetmen 70'lerde karşı kültürün hedefi haline gelmiş her türlü kurumu da çaktırmadan eleştiriyor.

    jodorowsky tüm çabasını bu filme aktarmış, sürrealist altın vuruşu bu filmde yapmıştır.

    filmde dine, politikaya, aile içi dengelere, aska, cikse, kapitalizme, sahip olma hirsina şiddetli eleştiri getiriyor. elbette jodorowsky nin aldığı lsdlerin de bunda payı yadsınamaz.bu ölüm merasimi. ölüm sizi sevgiyle kucaklayacak. ölümü arkanıza alın. size ödünç verileni geri verin. zevklerinizden, acılarınızdan vazgeçin. arkadaşlarınızdan, sevginizden vazgeçin.

    truman show-1998

    truman çok güzel bir adada yaşamaktadır. fakat bu ada, truman dışında her şeyin sahte olduğu bir ortamdır ve doğduğu günden itibaren devamlı olarak seyirciler tarafından izlenmiştir. truman, bunun hiç farkında olmaz, ta ki öldüğünü sandığı babasını görene dek.

    truman show paranoyası halk arasında bilinen pgibolojik bir bozukluktur. muhakkak izleyen herkesin aklının ucuundan geçmiştir.her şey sahte mi? kandırıyorlar mı yoksa beni ?
    filmde truman aslında true-man olarak lanse edilmiş , ve aslında hepimzi temsil eden birey. bize bütün bu yalanların parçası olmamamız gerektiğini öğütlemiş bir bakıma. bana kalırsa bu açıdan sistem ve medya eleştirisi biraz daha geri planda kalır. asıl vurgulanan içinde yaşadığımız dünyanın ikiyüzlülüğü. yalanlardan kaçmak ,bu dünyadan kendimizi soyutlamak ta bizim elimizdedir. film bizim açımızdan böyle bir umutla sona erer.

    tanrının sorgulandığı en güzel filmdir belkide.
    tanrı kimdir?
    bizler kuklamıyız?
    bizi kim yönetiyor?
    (ayazdakibekcidassagi ?, 05.07.2011 14:20 ~ 11.07.2011 14:55)
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster