0
Bölüm Dokuz
Operasyondan Beş Gün Önce istanbul
Casusların, gizli servislerin bu gizli servislerin topladığı bilgilerin tek bir amacı vardır, istihbarat.
istihbaratın temel yapı taşı insandır ne var ki bu olguyu bireyler üzerine inşa etmek mümkün değildir. istihbarat karmaşık bir denklemin bilinen yada çözülebilen kısmıdır. Bu karmaşık denklemleri çözmeye çalışan insanlar yani istihbaratçılar içimizde yaşayan ama asla bize benzemeyen insanlardır,ne yaşam şekilleri nede ölümleri bize benzer...
Üsteğmen Mustafa kahvaltısını yaparken hem gazetelere göz atıyor hemde karşısına çıkan yeni denklemi çözmek için formüller düşünüyordu.
Tüm gazetelerin ilk sayfası 1.Ordu Komutanının terör konusunda söylediklerine yer vermişti, geleceğin Gen.Kur. Başkanı adayı terörün durdurulması için içimizdeki hainlerin temizlenmesi gerekiyor demiş ve bu demeç politika dünyasında tartışmalara sebep olmuştu. Hükümetin devlet içinde hain barındırmaz cevabına ise yine 1.Ordu Komutanı biz hainleri biliyoruz ve temizlemeye muktediriz diyerek karşılık vermişti.
Evet Serap Tütüncü bakalım bizi nereye zütüreceksin diyerek masadan kalkan Mustafa Milli istihbarat Teşkilatının operasyonlardan sorumlu müsteşar yardımcılığına bağlı olan Elektronik ve Teknik istihbarat Başkanlığında çalışan eski dostu Ayfer'i ziyaret etmek için hazırlandı ve evden çıktı.
Maslak'ta şimdilerde gökdelenlerin yükseldiği büyük iş merkezlerinin peşi sıra dizildiği caddeleri geçen Mustafa oto sanayiye doğru yönelip 2 katlı bir binanın önüne arabasını park etti. Dışardan bakıldığında otomotiv yedek parçaları üzerine çalışan büyük bir şirketin bölge bayiliği gibi görünen iş yeri aslında Mitin istanbul'daki bürolarından sadece bir tanesiydi.
içeri giren Mustafa giriş kapısının hemen karşısındaki masada oturan genç ve güleryüzlü bayanın yanına yaklaşıp selam verdikten sonra Ayfer hanımla görüşmek istediğini söyledi.
Yüzündeki tebessümü ekgib etmeyen genç kız üzgünüm ama bu isimde çalışanımız yok size nasıl yardımcı olabilirim dedi ve şirin bir kız gibi görünmeye çalıştı.
Ayfer hanımı arayıp en sevdiği çiçeğin hala kardelen olup olmadığını sorarsanız sevinirim cevabını alan genç kız tabi beyefendi bir dakika beklerseniz kendisine ulaşabilirim diyerek dahili hattan 3 kat aşağıda çalışan arkadaşını aradı.
Bir kaç dakika sonra yedek parçalarla dolu bölümden kırklı yaşlarını bitirmek üzere olan ama zerafetinden hiçbirşey kaybetmediği açıkça görülen kızıl saçlı kadın, ince - uzun topuklu ayakkabılarının üzerinde salınarak yanlarına geldi ve masada meraklı gözlerle Mustafa'yı süzen genç kıza aldırış etmeden Üsteğmenin yanağına sıcak bir öpücük kondurdu. Benimle gel diyerek yedek parçaların olduğu bölüme doğru ilerledi ve göze çarpmayan 2 kişilik asansörle zeminin 3 kat altındaki ofisine geçtiler.
Özbekistan'da öldüğünü duymuştum Mustafa yine şaşırttın beni dedi Ayfer.
Aslına bakarsan resmi olarak ölüyüm, aileme maaş bile bağlandı devlet anneme ve babama sahip çıkıyor derken gülümsüyordu Mustafa.
Peki seni bana getiren nedir, hala evlenmedim ama ölü subaylarla takılmam bilesin...
Yardımına ihtiyacım var diyerek muzip bir tavır takınan Ayfer'in sözünü kesti Üsteğmen.
Sözünün kesilmesine aldırış etmeden konu nedir diye sordu kadın, Serap Tütüncü'ye ait tüm haberleşme ve iletişim dökümlerine ihtiyacım var,son 6 ay içinde kimlere temas etmiş öğrenmem gerekiyor.
Bu isteğin zor değil ama resmi izin gerekir Mustafa bunu biliyorsun iznin var mı?
Ayfer güldürme beni unutmaki ben resmi olarak ölüyüm kimden izin alabilirim ki?
Peki bunu neden yapayım sevgili hayalet.
Emin ol bunu yapmazsan ve olacakları engelleyemezsem çok değil bir hafta sonra sende işinde tarih olacak.
Desene yine büyük balığın peşindesin, işin başında kim var söylermisin.
Mustafa, Mossad olduğunu düşünüyoruz diye cevap verirken Ayfer'in bu isme ve konuya hiçte yabancı olmadığını sezinlemeye başlamıştı.
Şu Serap Tütüncü dediğin kadın kim Mossad adınamı çalışıyor peki?
Ayfer zaman kaybetmeye gerek yok, ağzımdan laf almaya çalışıyorsun ama henüz işin başındayım kendini yorma olurmu, muhtemelen teşkilatınızda bu işin peşindedir haberinizin olmaması imkansız. Teşkilatın veri bankasından bu isme ait dökümleri bana verirsen minnettar olacağım.
Bu işi bana aldığın o güzel kardelenlerin hatırına yapacağım bilesin diyerek bilgisayarına bazı şifreleri girdi ve devletin en gizli bilgilerinin depolandığı dosyaları incelemeye başladı. Serap Tütüncü adına ulaşması çok uzun sürmemişti, işte istediklerin öz geçmişi ve şuan nerede olduğu burada yazıyor dedi Ayfer.
Hayır Ayfer bu bilgiler bizde de var, ben senden son 6 ay içinde yaptığı tüm haberleşmelerin kayıtlarını istiyorum dedi ve çapkın bir bakış fırlattı. Mustafa'ya hayır diyemeyeceğini bilen Ayfer bir tuşa daha bastı, yazıcıdan peşi sıra çıkan kağıtlar Serap Tütüncü'nün sırlarıyla doluydu.
Mit bürosundan ayrılan Üsteğmen Mustafa, istediği bilgiye ulaşmasının bu denli kolay olmasına şaşırmıştı, Ayfer'in zorluk çıkarmadan ulusal bilgileri gayri resmi şekilde açıklamasıda normal değildi. Belli ki Mit olacakları önceden sezinliyordu ama yinede böyle davranılması sıradışıydı.
Ayfer'den aldığı bilgilere görede Serap Tütüncü sakin bir hayat sürüyor gibi görünsede oturduğu yerden Mossad'ın Türkiye'deki casusları ile irtibat sağlamasında kilit bir görev yürütüyordu.
Ataköy Atrium Alışveriş Merkezi Saat:18.30
Lüks alışveriş merkezinin zemin katındaki seyahat acentesinde günlük işlerini tamamlayan Serap Tütüncü Atriumdan çıkıp minibüse binmek için Şirinevlere doğru yürürken yanına hızla yaklaşan kapalı kasa Kia model panelvanı fark edememişti, sürgülü kapıyı açıp aşağı atlayan 3 kişinin kadını arabanın içine alıp uzaklaşması birkaç saniye içinde olmuştu.
Şaşkınlıktan göz bebekleri büyüyen ve direnmeye çalışan kadın boynuna saplanan şırıngadan damarlarına yayılan ilaçla derin bir uykuya dalıyordu...
Basık tavanlı, pencereleri olmayan, siyaha boyanmış duvarlar tipik bir sorgu odasıydı, Serap Tütüncü başının üstünde sallanan 40 watlık ampülün aydınlattığı odayı göz ucuyla incelerken ne zamandır burada olduğunu tahmin etmeye çalışıyor geçireceği zor saatlere kendini hazırlıyordu.
Elleri arkadan kelepçeli şekilde oturan kadın uyandıktan sonra 2 saat kadar beklemiş ama bu süre zarfında odaya giren hiç kimse olmamıştı, geçen süre zarfında zaman zaman bağıran, ağlayan yardım isteyen kadın böyle bir olayla karşılaşan insanların vereceği tepkileri veriyor ve farklı olmadığı izlenimini yaratmaya çalışıyordu.
Ve nihayet uzun sessizlik metal kapının gıcırtısıyla bozuldu, içeriye giren 3 kişi kapıyı kapattığı sırada kadın kimsiniz siz diye bağırdı ve yardım istedi.
Kadının haykırışlarına tepki vermeyen adamlar karşısına geçtiklerinde içlerinden biri burada bağırmanızın bir anlamı olmadığını bilmeniz gerekmiyormu Serap Hanım diyerek kadının karşısındaki sandalyeye yerleşti.
Kadın şaşkın ve yaşlı gözlerle kimsiniz siz benden ne istiyorsunuz dedi.
Karşısında oturan adam bir süre düşündükten sonra kim olduğumuzun şu aşamada bir anlamı yok fakat sizin bize anlatacaklarınız bizim için çok önemli Serap Hanım, yada size Şule Erbay diye mi hitap etmeleyim hangi ismi tercih edersiniz diyerek elinde tuttuğu kırmızı dosyayı masanın üzerine bıraktı.
Kadın deşifre olmanın şaşkınlığını belli etmemeye çalışarak ne dediğinizi anlamıyorum Şule Erbay kim, neden buradayım ne istiyorsunuz yalvarırım lütfen bırakın beni diyebildi.
Oturduğu sandalyeden kalkan Üsteğmen Mustafa kadının yanaklarından aşağıya süzülen göz yaşlarını eliyle sildikten sonra bu göz yaşlarının bir anlamı olmadığını ikimizde biliyoruz, şimdi size düşünmeniz için biraz zaman vereceğim geri döndüğümde benimle uslu uslu konuşmanızı ve soracağım soruları yanıtlamanızı ümit ediyorum, bu dostane yaklaşımıma aynı şekilde karşılık alamazsam yanımda gördüğünüz bu beyler sizinle daha yakından ilgilenecektir. Lütfen şefiniz Eliezerin size sahip çıkacağını düşünmeyin olurmu, sizin hakkınızda çok şey biliyoruz ve sizden bilmediğimiz birşeyi söylemenizi istemiyoruz.
Şule Hanım şimdi biraz düşünün olur mu hepimizin sakin olması gerekiyor dedikten sonra beraberindekilerle birlikte odadan çıktı.
içine düştüğü durumu kavrayan kadın hıçkıra hıçkıra ağlarken onu dışardan izleyen Üsteğmen Mustafa arkadaşlarına dönerek işte bu gözyaşlarının bir anlamı var beyler, bunun adı çaresizliktir...
Ama buna rağmen sorgu kolay geçmeyecek.
Devam Edecek…
Tümünü Göster