+2
-2
En son Eylül ve Yeliz hocamla yaşananları ve son gelişmeli sizlere anlatmıştım. Eylül hocamdan sonra hayatımda söz sahibi olacak 1 kişi daha çıkmıştı o da Yeliz hocaydı. Hiç beklemediğim bir anda Yeliz hocamın da ayaklarının altında bulunca kendimi ne yalan söyleyeyim artık tırsmaya başlamıştım 'ya kişi sayısı artarsa, ya sadece bayanlarla sınırlı kalmazsa' diye. Neyseki her zaman bayanlarla sınırlı kaldı ama kişi sayısı gün geçtikçe arttı.. Arttı artmasına da öyle ahım şahım derece de değil, beni mutlu edecek derece de işte Günlerim inanılmaz derece de güzel geçiyordu. Aklımda her zaman ikisi vardı. Aslında ne yapacağımı da şaşırıyordum bazen. Sonuçta Yeliz hoca sürekli dersime giren biriydi, haftada temiz 3 dersimiz oluyordu. Bu da 120 dakika demekti kii gerçekten bunları yaşamış birinin dersine girecek olmak beni oldukça heyecanlandırıyordu. Perşembe günü o yaşananlardan sonra ilk defa dersi vardı bize ve sadece o ana konsantre olmuştum. Ders 3. saatti ve ondan önceki 2 derste sadece düşüncelerimin içinde derinlere dalıp durdum.. Zaman geldiğinde heyecanla kapıda sıramda Yeliz hocayı beklemeye koyuldum. Oturduğum kısım kapı yerine duvar tarafında, hocanın kürsüsünün tam önünde 2. sırada yer alıyordu. inanın muhteşem bir görsel şölen sunuyordu bu sıra bana, malumunuz dershane hocaları asla oturmazlar; otursalar da sıraya falan otururlar çünkü sınıflarda sandalye olmaz hocaya özel. Neyseki sonunda mutlu bir yüz ifadesiyle Yeliz hoca kapıdan içeri girdi, beni görünce gözünün ışıldadığını görebiliyordum. ilk girişte hayatımda hiç yapmadığım bir şey yaptım ve ayağı kalktım nedensizce, benden başka kalkanda yoktu halbuki. Bir anlık sınıfın gülüşmelerinin ardından Yeliz hocadan lütfen otur Can'cım, ne kadar saygılı bir genç olduğunu oldukça iyi biliyorum zaten onlar anlamaz işte bunlardan boşver dedi gülümseyerek. Bende teşekkür ederek ve tabi bayağı bir kızararak yerime oturdum. Hocamın ayağında yine oldukça iyi bir spor ayakkabı vardı, bedenine tam oturan dar bir pantalon giymiş paçaları ise normalde kısaydı. Yani çoraplarını falan da görebiliyordum kii öylece ayaklarını izlemekte hoşuma gidiyordu zaten. Ders sırasında sürekli ayaklarına baka baka dalmaktaydımkii Yeliz hocanın Caan uyan sesiyle irkildim. Efendim hocam özürdilerim içim geçmiş bir an falan derken, farkettim farkettim sen git bir yüzünü yıka sonra da aşağıdan şu şu testleri kap gel bakayım dedi bana gülümseyerek. Tabi efendim deyip fırladım bende. Lavaboya geçtiğimde o anın verdiği sarsıntıyla hala titriyordum, oldukça korkmuştum nedense. Ardından işimi bitirip testleri de alıp sınıfa döndüm. Kapıyı çalıp içeri geçtiğimde hoca yoklamayı alıyordu, genelde dersin sonlarına doğru alırdı. Yanına bırakırken kulağıma fısıldayıp şansını bu kadar zorlama, dikkat çekmek istiyorsan da söylemen yeterli deyiverdi. O an ne diyeceğimi şaşırdım, diyemezdim de bir şey zaten herkes test bekliyordu. Gerçi kendi aralarında konuşuyordu herkes ama olsun, o riski göze alamazdım. Çıkışta yanına gidip sessiz bir yere çektim ve özürdilerim efendim dikkat çekme gibi bir amacım kesinlikle yoktu, o yaşananların etkisindeyim hala dedim utana sıkıla. O da hımmm ben de dikkat mi çekmek istiyor bu çocuk dedim kendi kendime, yani öyle bir amacın varsa söyle hiç çekinmem rahat ol dedi ciddi bir şekilde. Yok efendim ne ilgisi var, kesinlikle aklımın ucundan bile geçmedi; anlık bir şeydi bir daha olmaz dedim. Olmasın da zaten, gerektiği yerde nasıl davranmasını bilmelisin yada bilmene gerek yok yakında öğreteceğim ben sana zaten deyip çekip gitti yanımdan. O anda korkuyla az biraz da mutluluk hissini bir arada yaşıyordum, oldukça da tedirgindim hani; çünkü bunların hiçbirinden Eylül hocanın haberi yoktu. Duymasını da istemiyordum nedense, ihanet etmiş gibi hissediyordum kendimi her ne kadar bu işe beni o sokmuş olsa da ...
Tümünü Göster