1. 76.
    +1
    ...

    tahminlerim doğru çıktı. upuzun, dik bir yamaç üzerinde kabak gibi belli bir mağara tespit ettim. yola çıktığımda akşam vaktiydi, tarla-hayvan işleriyle uğraşmıştım. uzun zamandan sonra iki kere üst üste kalemin içinde zombiler doğdu. biraz ışıklandırma yaptım. umarım işe yaramıştır. akşam olması sebebiyle dışarıda vakit harcamama gerek yoktu, derhal kendimi mağaraya attım. zaten mağara derinlere ulaşmadan bitse hiç kendimi dışarıya atmaz, mağarada konaklardım. geçenki serüvenlerimdeki gibi uzak değildim eve, aslında çok da yakın sayılırdım, ama yine de geceleri kendimi tehlikeye atmamalıydım. şans bu ya önümde mağara uzadıkça uzadı. önce bir su kaynağına rastladım, kovamı doldurdum (yine unutmuşum dolu kovayla gitmeyi :D). sonra suyu takip ettim. su ince bir delikten aşağıya iniyordu. altın damarlarına rastladım. biraz daha aşağıya inmem gerekiyor dedim içimden. sonra etraf aydınlandı ben aşağıya indikçe. evet lavlara yaklaşıyordum. ilk mağaramda bahsettiğim uzunca yer altı vadilerinden yoktu burada, fakat lav denizleriyle dolu irili ufaklı birkaç odacık vardı, kimisi diğerinden yüksekte, kimisi alçakta. yüksek olan odacıklar redstone ile doluydu (hala devreleri çözemediğim için bi taka yaramayan redstone'lar). bolca iron topladım, ama artık iron istemiyordum. daha derinde olan odacıklara girdim. kimisinin tavanı boyumdan bile alçaktı. tavana baktım: jackpot! iki damar diamond bana bakıyordu. önce yere su döktüm, güzelim diamondlar lava düşsün istemeyiz. ardından tavanı kazdım. kazdığım yerin arkasından bir adet daha damar çıktı. böyle ufak sürprizleri çok seviyorum
    ···
   tümünü göster