istanbulda nerde ne bok yendiğini anlatıyorum

kadıköy güzel yer cidden, gidin sahilinde bira için, vapuruna binin.

ama o gitar satan dükkanlara, görgüsüzce fake plakları altın kaplara koyan dalyaraklara itimat etmeyin. bizzat evvel senelerde birisinin muhasebesinde çalışmıştım. adamlar bildiğin ibanez satıyoruz diye portakal kutularını kitliyordu millete.

kadıköy görgüsüzlerle dolu, kadıköy güzel.

akmar pasajı güzel. zamanında oralarda old holborn golden virginia gibi tütünlerin orjinalleri satılırdı.

ayrıca kadıköyün çakma ayakkabı mafyası da hiç bir yerde yok amk,40 liralık vansla orjinalini yanyana getir ayırt edemezsin.

zaten vansın çakması da anca kadıköy gibi farklılık hastası dalyarakların olduğu yerde bulunur.

bunun dışında edebiyat kasıcam diye ota başlayıp tak yoluna giden bi yığın adam var lan kadıköyde. sırf özgür yaşayacağız diye milletin kapısında bira içiyorlar

biraya eyvallah da adamın kapısına ne kusuyorsun it ? baban mı temizliyor orayı.

sonra da

" biz özgürüz yea " diyor bu muallakler.

aman beyler, kadıköylülere kulak asmayın, peşlerine düşmeyin. kızlarına takılın da adam gibi adam çıkmıyor

bakın kadıköyden demiyorum kadıköylülerden diyorum. çünkü çoğu kadıköyde yaşamıyor bu dalyarakların

onun dışında güzel insanlar var lan, kaç kez çay ikram ettiler bana, yabancı olduğum halde. halden anlıyorlar.

bi de şu farklı olayım derken maymun olan dalyaraklar olmasa...