kezbanlarla ilgili gözlemlerim

dershaneye gittim. saati de bilmiyorum erken gitmişim bir saat. neyse işte boş bulduğum sınıfa geçtim oturdum. (burada kaçıncı sınıf vs yazmıyor sadece hocanın istediği sınıfa gidiyoruz) kitap okuyodum sonra bu kezban geldi. hoşgeldin dedim. haaa hıı dedi. kantine gidecekmiş. çantasından cüzdanını çıkardı. one direction yazıyodu. bunlara mı hayransın dedim? evet ölüyorum dedi. giberim belanı liseli bakışımı attım. anticiysen döverim seni dedi. ya git buna müzik mi diyosun şu bebelerin yaptığı gürültüden müzik olsa nolur tamam dinleyene saygı duyarım ama şu bebeler için de mallık yapmayın dedim. döverim seni dedi. yumurtası çalınmış tavuk gibi cırıldaya cırıldaya geliyodu. yav he he dedim. konuyu değiştirdim sonra. niye sürekli ders çalışıyosun dedim. çünkü çalışmazsan hiçbir şey olamazsın da o yüzden dedi. olacağım mesleğin dersle uzaktan yakından ilgisi yok grafiker olcam dedim. beş saniye falan kilitlendikten sonra okumazsan onu da olamazsın dersler gereksiz falan değil bence gayet gerekliler çalışana göre çok basit dedi. sesini gibtiğimin kezbanı ciyaklıyodu. onun gözlüklerinin cdıbını kırıp zütüne sokayım. sinirimi bozdu küçük huur. neyse sakinim