1. 20251.
    +4
    Fotoğrafları silmedim…

    Planımı kafamda netleştirmiş, bir Perşembe günü, ayşenle, msnden konuştuğumuz buluşmayı gerçekleştirmek üzere büyük parkta buluşmaya gitmeden evvel, söyleyeceklerimi teker teker hafızama kazımıştım..

    Tolganın da dediği gibi, kendimden emin, acımasız, hatta tehlikeli görünmeliydim ki gözüne, bu kan davasını devam ettirmeyi aklından geçiremesin..

    Ayrıca, elimde ona dair bir şeyler olduğunu da üzeri kapalı bir şekilde söyleyerek, bu tehditkar halimi kuvvetlendirebilirdim…

    Buluşma yerine geldim..

    Tuhaf bir yerdi burası benim için..

    Nilayın yanlış anlaşılmadan ibaret olan ihanetini de burada öğrenmiştim…o gün gözlerimde yaşlarla, ölmek isteyerek, koşa koşa kaçmıştım buradan..bu sefer başım dik, sağlam adımlarla ve emin bir gülümsemeyle çıkmaktı hedefim..

    Mekandan da rövanşımı almış olacaktım böylelikle…

    Bana zarar veren hiç kimsenin yanına kar kalmayacaktı böylece.. bütün hesapları kapamış olarak ayrılacaktım bu şehirden…hiç yenilmeden.. yenik bitirmeden..

    Ayşen zıplaya zıplaya geldi yanıma.. hemen sarılmaya çalıştı, kollarından tutup engelledim.. yüzündeki gülümseme bir an için şaşkın bir ifadeye bıraktı yerini..

    “noldu be (:” dedi şaşkın şaşkın sırıtarak..

    “bir şey yok…şu banka geçelim mi?”

    “olurr.. fark etmez.. dışarda mı oturucaz?”

    “evet.. fazla durmayacağım zaten…kısa bir konuşma hazırladım, yapıp gidicem” dedim pgibopat bir gülümsemeyle.. yüzümü, mimiklerimi bilerek donuklaştırmaya çalışıyordum..ne kadar becerebildiğimden emin değilim..

    Ayşen, daha ilk saniyeden ve ilk cümlemden itibaren etki altına girmişti bile.. kaygıyla, somurtarak baktı yüzüme..

    “ne..oluyor?” dedi kegib kegib..

    “olan şu, lafı uzatmayayım, sen nasıl zamanında benimle oynadıysan, ben de seninle oynadım.. yani bütün o yakınlaşmamız oyundan ibaretti. Nasıl bir his? Hoşuna gitti mi?..kandırılan olmak güzel mi?” dedim net bir sesle, gülümseyerek…

    Bir 15-20 saniye kadar kilitli kaldı ayşen.. sanırım makineye restart attım farkında olmadan..

    “neden” dedi en sonunda yutkunarak..

    “nedeni gayet açık işte güzelim ya?..sen benim sevgimi kullanıp attın, ben de senin geç kalmış ilgini kullanıp atıyorum şimdi..yok hayır yani ne sandın anlayamıyorum? Onca zaman sonra bir mesajla bana geri döneceksin? Ben de ağzımdan sular akıta akıta koşarak sana geleceğim öyle mi?..nasıl bir ego lan bu? Ha? prenses?..”

    Gene bir sessizlik.. sonra kafasını çevirdi ağır ağrı…yüzünde gördüğüm hüzün ve hayal kırıklığını tarifi yok..

    Hani şu “kimselere güvenemeyen, kırgın, aldatılmış, aşk yorgunu kadınlar” vardır ya, meşhur.. genelde 30 lu yaşlarının başlarında çok moda olur bunlar…etraflarındaki olgun, paralı bey efendileri peşlerinden koşturup amlarına koyarlar…işte ben o anda, böyle bir kadın yarattım..

    En az toplama canavarımızın babası Victor frankenstein kadar, uruk-haileri yaratan saruman kadar gururluyum..

    Harika, kusursuz bir canavar, tam şu anda karşımda hücre hücre oluşmakta.. zavallı, aptal ve aşık erkekleri yok etmek, süründürmek için görevine hazır..

    Size, “unutamadığım biri var” , “yeni bir ilişkiye hazır olamayacak kadar yorgunum” diyen kadınların yarısı, aslında yine sizin gibi adamlar tarafından, sebepli ya da sebepsiz olarak imal edilmiş canavarlardır..

    Kalan yarısı da tipinizi ya da ayakkabı markanızı beğenmediğinden ötürü klişe yalanlarını söylemektedir sizden kaçmak için..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster