1. 1.
    0
    *** 1 - teşrifat ***

    neydi o ihtiyarın söylediği şey?

    Saint Germain des Prés'de cebimde kalan son nakidi ezmiş, boş boş yürüyordum. belki bir kıvılcım, bir fikir seli gelir ya da bir ilham halesi yanar da, son parti için yolumu bulurum diye öylesine bir ümide kapılmıştım ki, gözüme demirlemekte olan öğleden sonraya ait burçak rengi ışınlar bile dikkatimi çelememişti.

    o bedbahtlığın girdabında savrulurken çarptım ihtiyara. onbeş asırlık bulvarın hâkî renkli köşe taşını öpmem de bir oldu. düşerken anbean görüyor gibiydim neredeyse. ne diyordu? "bonarum. litterarum. studiis... "

    birden ses kesildi, perdahlı kayanın üzerinde şaplamamla. sanki cicero hamamda yere kapaklanmış da, kölesi dehşetin azabına düşmüş gibi, kel ihtiyar da öyle pörtlemiş gözlerle baktı bana.

    - "oh! mio dio! va tutto bene?"

    kırık dökük bir cevap verdim, uzandığım yerden. gölge etmeseydi yeterdi zaten.

    + "non posso parlare italiano."

    - "Un peu de français, peut-être?"

    suratına boş boş baktım. gezip tozduğum aylar boyunca belki de en nefret ettiğim şey, bu civarlarda dolanan ve aksanını, gökleri süpüren burunlarını cilalamak için kullanan yerli ahaliydi.

    en sonunda da gayet ağdalı ve çalışıldığı her halinden belli olan londra aksanı ile ingilizce sorusunu yineledi.

    + "iyiyim. bana birşey olmadı. siz iyisiniz ya?"
    ···
   tümünü göster