1. 20101.
    +3
    http://fizy.com/#s/3y6aed

    …pazartesi öğleden susurluktaki dinlenme tesislerinde mola vermişti otobüsümüz..

    Geçirdiğim bu hafta sonu ve yaptığım şeyleri ömrüm boyunca unutamayacağım sanırım…şu gibtiğimin tuvalet aynasında bile, o gece

    Kaanların evinde aynaya bakan terli, incin saçlı, ölü bakışlı adamı görüyorum..makineyi tutmaya çalışan titrek parmaklarım mı bu gözümdeki çapağı silmeye çalışanlar?

    “o şeyleri yok etmezsen beni sonsuza kadar kaybedersin!” demişti melek..

    “mümkün değil..onlar benim tek kozum ve dayanağım olacak..ayrıca geç kalmış intikamım..”

    “son kez söylüyorum tsigalko..ya şimdi siliyorsun onları, ya da bir daha asla göremezsin beni..mahşere kadar belki..”

    Cevap veremedim..

    “silmiyor musun?!”

    Konuşamadım..

    “iyi…senin..kurtarılabilir olduğunu sanmıştım..ve bir an için seni bile buna inandırdım..ama sen..sen şeytanın kendisinden bile daha zavallı haldesin..umarım bu huy, bu karakter ve bu günahlarla ölmezsin..” dedi..

    Ve gitti..

    Melek, beni sonsuza değin terk etti..

    Çorbalarımızı içerken, ayşen tatlı bir ses tonuyla,

    “valla harikaydı hafta sonumuz..arkadaşların da çok iyi çocuklarmış..”

    Bir şey demedim yine..sanki konuşma yetimi tümden kaybetmiştim..beynim, söylenenleri algılıyor, ancak bir karşı cevap üretemiyordu..

    “niye dalgısın bu kadar?”

    Nihayet konuşabildim..

    “…kötü şeyler yapmak zorunda kalacağım..”

    “bak..ben, senin yanındayım tamam mı?..gerekirse ebruyu birlikte karşımıza alır, açıklarız her şeyi..tek başına yapmak zorunda değilsin..”

    “hı hı…sağ ol..”

    “sen ne zaman hazır hissedersen kendini, o zaman konuşuruz..acele etme..söyleyeceklerine iyice karar ver..ben de üzülüyorum ama olması gereken bu tsigalko..en başından beri zaten olacak olan buymuş…gülümse biraz..” ellerini yanaklarıma koydu..tüylerim diken diken oldu..

    Yüzleşmem gereken kişinin ebru değil, aslında kendisi olduğundan habersiz, hayatının mutlu-mesut son birkaç gününü geçiriyordu..

    Zor olmuştu..çok şeyi riske atmak zorunda kalmış ve aslında pek çok şeyi de kaybetmiştim (ebruya olan sadakatimi ve koruyucu meleğimi) ama değmişti be..

    Değmiş miydi?..

    Gerçekten tüm bu zahmete ve entrikaya, bu kadar yüksek adrenaline değer miydi?

    Aslında pişman oldum…

    Kozum, her türlü işe yarayacaktı ama, yine de pot a ebrunun mutluluğu ve güvenini koyabilmiş olmak, bana kendimi berbat hissettiriyordu..

    Ama belki de, ben buydum?

    Hayatını hep kendi eliyle zorlaştıran, kendi kendini yokuşa süren, gerilimsiz yaşayamayan, hasta ruhlu bir ucube..

    Neyse..

    Her neyse..

    Yapmam gereken sıkı bir görüşme var şimdi..bu intikam..teorik olarak alındı belki ama, pratikte bunun nasıl işleyeceğini bilemiyorum henüz..

    Ayrıca çok ciddi bir suç işlemiş durumdayım..ucu hapse kadar varabilecek ağırlıkta bir suç..zira artık çocuk değiliz..bu yaptıklarım da, hiç çocukça değil..

    Ne yapacağım, ne tak yiyeceğim ben allahım..yoksa, kurtuluyorum, eski defterleri kapıyorum filan derken, iyiden iyiye taka mı batıyorum?..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster