http://fizy.com/#s/102rlr çok tatlı bir şarkı lan bu..bizim şarkımız
“ne zaman gidiyorsun?”
“Cuma gecesi gidicem..”
“tamam..biletini aldın mı?”
“hı hı..23.00’a..sabah 7-8 gibi varmış olurum işte”
“iyi..çok eşya zütürecek misin?”
“yoo bir sırt çantası, bir de spor çantamı alırım işte..”
“ben bırakırım seni garaja”
Bırakma lan bırakma aq ya..öff..
“gerek yok be hayatım..”
“ya ne sürüneceksin gece vakti çantalarla?”
“taksiye atlar giderim ;)”
“hazır araba varken taksiye para mı verceksin bir de?”
“niye seninki su mu yakıyor? (:”
“ben zaten sana gelirim, ordan da eve dönerken bırakırım işte niye uzatıyorsun?” dedi ters ters..
Azar yemiş çocuklar gibi susup surat astım..aslında, ebrunun ayşeni garajda, hatta benimle aynı otobüse binerken görmesi durumunda neler olabileceğini düşünüyordum o sırada..pff..ayşene bir uyarı mesajı atmam gerekecekti dikkatli olması için..ama bu da, yazılı bir kanıt, koz vermek demekti..
Gerçi benim son hamlem, bütün kozları gibip atacak bir çeşit perfect shot olacaktı ama..yine de en ufak bir delil kırıntısı bırakmak istemiyordum ardımda..
Ebru, ben böyle uzun süre susup dalınca ellerini yanaklarıma koydu, başımı yerden kaldırdı, göz göze geldik..
“ne oldu?” dedi, aslında ne olduğunu bildiği halde..zaten cevap beklemeyen bir soruydu bu..
“anında azarlıyorsun” dedim kırgın kırgın..
“e ama sen de nazlanıyorsun çocuk gibi? Yok o saatte gelmemeymiş, su mu yakıyormuşmuş..bunların lafı mı var aramızda?”
“öyle ama utanıyorum kızım?” dedim..”yani..eyvallah güzel bir şey tabi bunları düşünmen ama, kız arkadaşının arabasıyla gezdirdiği erkek olmak çok alışıldık bir durum değil..dokuyor bu da..devamlı sana da yük gibi hissediyorum..anladın mı?”
Gözlerini devirdi..anlayışla gülümsedi..yanaklarımı okşadıktan sonra sırtıma kaydı elleri, iyice yaklaşıp sarıldı, başı omzumdayken miyavladı,
“aşk olsun ya..ben bunları aştık sanıyordum..olur mu öyle şey tsigalko..kimden, neyden utanıyorsun ya kim ne diyebilir? Bugün benim arabam var onunla geziyoruz, yarın senin olur onunla gezeriz..ya bak..bir daha böyle şeyler duymak istemiyorum lütfen..çok kırıldım şu an da..utanıyormuş..şapşal ya (:”
Saçlarımızı okşadık karşılıklı..sarmaş dolaş yatağa uzandık..
“peki..ama..her seferinde teklif etme sen yine de bunu..beni de anlamaya çalış biraz..olur mu?”
“olur..olur utangaç sevgilim (: ..ama Cuma ben zütürüyorum seni..o konuda itiraz yok?”
Var dıbına koyim yaa var..
“yok (:”
Ben, o Cuma günü ne yapacağım, nasıl yapacağım diye düşünürken, bir önceki gün, bambaşka bir sürprizle, adeta kaderin bir cilvesiyle karşılaşacak ve o saniyeye kadar aldığım kararları, tekrar gözden geçirmek zorunda kalacaktım..
Belki de bu evrenin bana “yapma, vazgeç” deme şekliydi..