1. 1.
    +2
    halkçılığı dünyaya öğreten adam.

    galya'yı fethetmeyi iki basamağa bölmüştür. ilki galyayı ele geçirmektir. ikincisi ise, galyalıları senatoda temsil ettirmektir. imparatorluğun mantığını güzel kavramıştır. roma tebaası olan herkesin, senatoda sesi duyulmalıdır. plebler toplumun çoğunluğunu oluşturmakta ve aristokrasinin yükünü sırtlanmaktadır. gerçek halk, alt tabakadır. fakat halk, kendisi için neyin iyi olduğuna hiçbir zaman tam ve sağlıklı şekilde karar verememiştir. bu yüzden, yöneticilerin görevi hassaslaşmaktadır, artmaktadır. sezar, senatoda pleblerin temsil edilmesini öncelikli tutuyordu. oysa onun sezaryen (sezeryan değil, dikkat edin) fırkasının karşısındaki cumhuriyetçi olduğu iddiasındaki kimselerin tamamı aristokrattı.

    ne kadar garip değil mi? diktatörlüğü meşru olarak devralan bir tiran, cumhuriyetçilerden daha fazla halkçı düşünüyor.

    tarihte buna benzer ayrılıklar, hep bu şablonda şekillenmiştir.

    sevilmeyen ve tiranlıkla itham edilen liderlerin çoğu halkçıdır ya da halk devrimi yapmıştır.

    oysa değişime ayak direyen ve muhafazakar olan kimseler, aslında piyasayı ve rantı ellerinde tutmaktan hoşlanan bir sınıftır ve enteresan şekilde (belki caesar'ın taraftarları hariç) çoğunluğu muhafazakar olan halkın, iç güdüsel desteğini almaktadırlar (bu kısım bir yerlerden tanıdık gelebilir, bozuntuya vermeyin ;) ).

    inanmıyorsanız amerika'ya bakın. cumhuriyetçiler, kendisinden başka kimseyi kayırmaya muktedir olmayan bir tayfadır -artık nasıl bir cuımhuriyet, nasıl bir hukuksa...

    oysa beğenilmeyen, yeterince vatansever olmamakla ve yüksek gelirli kimseleri sıkboğaz ederek, ülke ekonomisine ve kalkınmaya, dolayısıyla kendi toplumlarına karşı savaş açtığı iddia edilen demokratlar (-ki demokratikleştikleri raddede tiranlıkla suçlanmaktadırlar) daha halkçı bir duruş sergilemektedirler.

    demek ki neymiş? elit kesime "kudurmayın, yeter!" diyen herkes kaka, eyvallah eden herkes eşitlik timsali ilan edilirmiş.

    demek ki neymiş? politik terimlerin çağrışımları, aslında baş aşağı imiş.

    not: istanbul'un fethinden sonra fatih sultan mehmet'in ünvanları arasına "keyzer" (yani caesar) eklenmiştir ve osmanlı payitahtı, ortodoksluk'un evrensel koruyucusu olmuştur. rusya ile olan savaşlarda bunun etkisi vardır. çünkü korkunç ivan'la birlikte beliren (-ki o da halkı adına çok hayırlı işler yapmış bir rus lideridir aslında) çar (tsar) ünvanı da köken olarak caesar'dan gelmektedir ve onların politikası gereği, kendilerini ortodoksluk'un evrensel koruyucusu olarak görmüşlerdir.

    burada bizi ilgilendiren en önemli bilgi şu: türkiye cumhuriyeti, son hükümetimizin izlediği politik tavır gelene kadar, ortodoksluk'un koruyuculuğu görevini sürdürüyordu.

    nüfuzu yitiriyoruz. sezar'ın hakkı, pazara açıldı.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster