1. 1.
    0
    Bi kaç gün aramız limoni devam etti.15 hazirandan önceki Cuma için bi şekilde boş bi zaman ayarladım ben samsuna gitmeden bu iş çözülmeliydi amk. biraz önce görüşemeyecektik dedim ama öyle bir şey oldu ki benim finalden geçme ümidim olmayan ders o cumaya denk geldi onunda o gün sınavı yoktu. ikna ettim onu beylerbeyinde kahvaltı yapalım diye.o da kabul etti. sabah kadıköyde beşiktaş iskelesininde sözleştik.ben her zaman ki gibi erkenden orda oldum. bilenler bilir orada çiçekçi çingeneler vardır.bi demet gül aldım. kızı beklemeye başladım. yarım saat sonra xx geldi sarıldım ettim çiçekleri uzattım amk demezmi ki ben lilyum seviyorum bilmiyor musun diye.hem ben bu çiçekleri eve nasıl zütürecem bizimkilere ne derim.

    O zamanlarda seçimler var etrafta akpliler gül dağıtıyor amk dedim akpliler verdi dersin. neyse otobüse bindik beylerbeyinde çınar altımıdır nedir oraya gittik çay içtik sorunlarımızdan konuştuk.ben acıktım dedi ve yemek yiyebileceğimiz bi yere gittik bi restoranta oturduk bu bişeyler istedi.ben istemedim.o sırada konuşma devam ediyordu ve ben şöyle söyledim

    ‘’Xx ben kendi mutluluğum için senin mutsuzluğunu kabullenemem gitmesini bilirim.’’aldığım cevap enteresandı.
    ‘’gibtir git!’’
    Tükürdüğümü yaladım ve gitmedim. hesabı ödedi ve otobüs durağına gittik. oturduk gözlerinin içine baktım ve dedim ki

    ‘’ben seni senin tahmin ettiğinden de çok seviyorum’’ o da:
    ‘’bende seni seviyorum şapşal’’ dedi.

    Kadıköye geri geçtik kız arkadaşlarıyla buluştuk(buraları özetliyeyim.bi kafede oturduk xx gözlerimin önden gülün yapraklarını kopardı ve bi selpak mendil poşetinin içine doldurdu. bende içten içe sinirlendim kalktım gittim banliyöyle fatih tren istasyonuna geçtim sonra eve kadar yürüdüm)
    ···
   tümünü göster