komutanlarımız karşımızda ki tepelere operasyon yapma kararı almıştı beyler, gerekli çalışmaları haritalar üzerinde yapmış ve o zamanlar vardı şimdi var mı bilmiyorum biz onluk kordinat derdik, bu şu demek, 10 metre 10 metre aralıklarla topçu havan veyahut tankçılara kordinat verirdik, bunlarda o noktaları bombalarlardı, eğirdirde bunun eğitimini almıştık ama kullanmak hiç kısmet olmadı, genelde muhakkak bir üstümüz olduğu için onlar kullandılar.
operasyon yapacağımız esnada, aşırı derecede bir yağmur söz konusu olduğu için, yerlerini tespit edeceğiz ve 10 luk kordinat ile topçu ateşine tutacaktık bulundukları bölgeyi,
özellikle biz hakim tepede olacaklarını bekliyorduk, zaten hakim tepede yakalanırsanız, topçu desteği veya helikopter desteği almadan hareket etmeniz imkansızdır.
yağmur yağması, etrafın çamur deryası olması, komutanlarımızı bu plana göre hareket etmeye itmişti belli ki,
yapılan operasyon planı üstlere bildirildi ve kabul edildi,
aslında ilk başta yağmur yağmadığı bir akşamda intikal edip bölgeye gidecektik, ama durmadan yağan yağmur bunu yapmamızı engelledi,
hem komutanımızın da dediği gibi, bizim bu yağmurda gelmemizi beklemeyeceklerdi, o yüzden ne kadar gözetleme yapsalarda üzerlerinde ister istemez bir rehavet olacaktı,
bu da bize bir şans doğuracaktı, 10 luk kordinatları verebilecek kadar yaklaşabilirsek, geri kalan işi topçu yapacaktı, biz sadece topçu işini görene kadar onları o bölgede tutacaktık..
yağmura göre hazırlığımızı yaptık, normalde üs bölgesinde bulunan sınır timlerinden de asker gelecekti ama yüzbaşı bunu engelleyince operasyona sadece komandolar katılmak zorunda kaldı ve tabii ki komandonun vazgeçilmez ekürisi, köy korucuları.
4 tim ve yaklaşık 20 25 arası korucu, sayımız 100 kişiyi biraz geçiyordu anlıyacağınız,
intikale çıkmamıza saatler kala, ertelendi, nedeni ise, savaş yüzbaşının bu operasyona bizzat komuta etmek istemesi ve operasyona bizzat katılmak istemesiydi.
bu bize çok moral verdi beyler.
komutanların bu tip atılgan ve istekli davranışları askeri pozitif anlamda etkiler beyler. komutanınızı bu kadar istekli gördüğünüz zaman sizde istekli olursunuz ister istemez.
askersiniz neticesinde, gün sayan asker, komutanınızın gözlerinin içine bakarsınız dağda, kötü birşeyler hissettiğinizde komutanınızı incelersiniz,
onun yüz ifadesi ruh hali rahatsa sizde rahatlarsınız, gerginse tedirginse sıçarsınız.
o yüzden subay ve astsubaylara (buna asteğmen eğitimlerinide katabiliriz) komando eğitimi verilirken bu kendini kontrol edebilme eğitimine çok önem verilir, ani bir çatışmada sakin kalabilme durumu.
o yüzden eğirdirde zırt pırt pusuya düşürürlerdi bizi, o yüzden 12 saat aralıksız tepelere tırmandıktan sonra yatağınıza ulaştığınızda, kafanızdan tüm o yorgunluğu tam atacakken ve daha yatağınıza yatalı 15 dakika bile olmamışken, koğuşa bir komutanın girip;
kalk kalk kalk kalk kalk kalk kalk kalk kalk 20 dakika içerisinde tam techizat iştima alanında operasyona çıkıyoruz kalk lan kalk,
gibi olaylarla karşılaşırdınız sürekli.
yani 15 dakika sonra ne olacağı tam bir meçhuldü sizin için, ne olacağını asla kestiremezdiniz, 15 dakika önce sıcak yatağınızda yatarken 15 dakika sonra yüzünüz gözünüz kamufulajlı elinizde gecenin soğuğundan daha soğuk bir silah, üstünüzde dağdan daha yeşil bir panço, sırtınızda her adımda daha da ağırlaşan bir çanta ile kendinizi dağa tırmanırken bulabilirdiniz,
tam bir meçhul alemiden takılırdık anlıyacağınız.
http://www.youtube.com/watch?v=wfTDE-wes0U