1. 551.
    0
    araçla yolda giderken, sevcanla tek tük konuşuyordum, çünkü aklım abisine verilecek olan üzüntülü haberdi. çocuk, her şeyden habersiz ülkeye dönüyordu ve bir anda babasının silahlı saldırıya uğradığını, hastanede yoğun bakımda olduğunu öğrenecekti.

    sevcan sanki bu düşüncelerimi, beynimi okumuşçasına,

    - serhan, ahmet abim'e babamın durumunu nasıl söylemem gerekir, lütfen fikir ver yardım et bana!..

    - aman sevcan, hayatımda kaç defa böyle kötü haber verdim ki ben allahaşkına, inan hiç bilmiyorum,

    derken aslında kaytarmak için böyle söylüyordum. çünkü her an abisine durumu söyleme görevini bana yükleyebilirdi. yoksa babamın vefat ettiği gün, yakın akrabalarıma ben vermiştim acı haberi, çok iyi biliyordum bunun omuzlarıma basan o ağırlığını.

    ama yine de sevcan'ı bu konuda yalnız bırakamazdım.

    - sevcan, bırak bunun için "nasıl söyleyeceğim, ne yapacağım" telaşına girme daha çok gerilirsin. zamana bırak, o an zaten kendiliğinden gelişir herşey, sıkma canını,

    demekle yetindim.

    havaalanına kadar başka konuşmadık.
    ···
   tümünü göster