+1
kimsenin olmadığından emin olduktan sonra kalkıp çuvalının içinden takip cihazını çıkardı volkan. heyecandan kalbim durmak üzereydi. sorun çıkmadan şu işi bir tamamlasaydık.
volkan, aracın ön sol lastiğinin bulunduğu çamurluğun iç kısmına elindeki tornavida ile bir şeyler yaptı ilk önce. sanırım cihazı monte edeceği kısmı ayarlıyordu. 10 dakikalık çalışma ile bu hazırlığını bitirdi. o esnada caddenin öbür tarafından bir araç ışığı vurdu bizden tarafa doğru. tepesindeki siren lambalarını görür görmez anladım bunun bir polis aracı olduğunu. çok telaşlandım.
volkan'ı aramama fırsat kalmadan kendi de aracı fark etmişti zaten. hemen toparlanıp yüksek sesle ıslığını çalarken alet edevatları çuvala atıvermişti insan üstü bir soğukkanlılıkla. "ben olsaydım anında yakayı ele vermiştim" diye düşündüm kendi kendime.
polis aracı tam da volkan'ın yanında durdu. heyecanımız had safhadaydı. nefesimiz kesilerek olan biteni gözden kaçırmamaya gayret ediyorduk muratla. araçlarından inen polislerle volkan arasında bizim de duyabileceğimiz şekilde bir konuşma geçti.
- ne yapıyorsun bu saatte burada? diye hiddetli bir ses tonuyla başladı söze polislerden biri.
- abi, çöp topluyorum, ekmek param bu biliyorsunuz!..
telsiz sesleri karışıyordu araya bazen konuşmaları duyamıyorduk. bir an önce oradan uzaklaşması için bastırıyordu polis. volkan,
- ama ayağımı burktum az önce koşarken. az oturmam gerek burada abi.
polisler, fazla gecikmemesi koşuluyla kabul edip, geri araçlarına binmeye başladılar. en büyük korkum, polislerden birinin çuvala bakmaya çalışmasıydı. allah'tan korktuğu başıma gelmedi. hareket eden polis aracının siren ışığı, bulunduğumuz parkın karanlık köşesini mavi-kırmızı aydınlatarak geçip gitti önümüzden. derin bir nefes aldık.
volkan, yarım kalan işi için yine uzandı aracın önüne. ve 5 dakika içinde işini tamamladı ve yanımıza geldi kendinden emin adımlarla.
- abi işlem tamam, gidebiliriz artık.
bizi bırakan arkadaşına, tekrar bizi almasını rica etmek için telefon açtı. saat 03.00 sularında eve dönmüştük sağ salim.