0
işte ben bu düşünceler yüzünden akasya durağını izleyemem. Aklıma nur-u ziya sokağı, muhterem öldüren yokuşu gelir. Onun yerine bugün ne giysemi izlerim. Bugün ne giysem felsefi anlamda bir tabula rasa’dır.
Arkadaş bunu mu izliyosun deyince aklımdan bir anda bunlar geçti. Neyse geldi yanıma oturdu ve beraber bugün ne giysemi izlemeye başladık. Tip tip insanlar gelip sahnede ileri geri yürüyordu. Ben halen daria moreno’nun haklılığını teyit etmek derdinde güzel bir kız çıkar umuduyla bekliyordum. Artık sabredemez duruma gelmiştim tam kanal değiştirecekken kumandanın pilleri ilahi bir ikaz gibi yere düştü. Tembellik hakkımı kullandım ve tv’ye bakmayı sürdürdüm.
Arkadaş o sırada muallak mmuallak bi şeyler dedi ama onu dinlemiyordum bile. Ben o konuşurken dudağının hareketlerine göre rusça dublaj yapardım zaten. O sırada kızın birinin el kadar çantaya milyarlar verdiğini öğrenince kendimden geçip allah kahretsin diye bağırdım. Sinirden dünkü yemekten kalan tabakları devirmişim. Her taraf makarna sosu olmuştu. Yemeğe tat veren şeyin sos olduğunu, aslında makarnanın pratikte hiçbir işe yaramadığını, sağlığa da zerre katkısı olmadığını öğrendiğimiz andan itibaren evde sadece sos yiyerek besleniyorduk.
“O çantayı Vietnam’da günlüğü bir dolara çalışan işçiler yapıyor” diye bağırdım. arkadaş “ne alaka amk türk malı o bi kere” deyince sinirlerim biraz olsun yatıştı. Türkiye’de kimse günlüğü bir dolara çalışmıyordu ne de olsa. O sırada arkadaş yine bi şeyler demeye başladı ama bu kez onu dinliyordum...