1. 1.
    +2 -2
    geçen sene nisan ayının 2. günü, atatürk havalimanı'nda, iptal edilen uçuşum yüzünden mal mal 5 saat sonraki uçuşumu beklemekteydim (zaten sonrasında thy başlığının altına döşenmiştim bir güzel). elimde telefon, sevgilime iptali haber verdim, beni merak etmemesini söylüyorum filan... nisan hac vakti midir, umre vakti midir bilemiyorum, artık hangisiyse, her taraf beyaz çarşaflara dolanmış, terlikli, adem babalarla dolu. ( niyeyse bu adem babalar sadece türk, istanbul aktarmalı olarak cidde'ye uçan bir çok müslüman var, evet onlar da beyaz giyinmiş, ama "ben hacıyım tağaam mıı" diye gösteriş yapma ihtiyacı duymamış olacaklar ki, normal şekilde pantolonunu, gömleğini giymiş sırada bekliyorlar).

    neyse, ne diyordum, telefonla görüşüyorum, bir amca yaklaştı. bir şey soracakmış gibi kafasını uzattı, yaşlı olduğu için check-in sırasını filan bulamadığını düşündüm, telefondaki sevgilime "bir saniye canım" deyip, "buyur amca?" dedim adama. "sen utanmıyor musun böyle gezmeye? ne bu eteğinin boyu? başın da açık, bacağın da açık, cayır cayır yanacaksın kafir!" diye gürledi herif bana. dondum kaldım, resmen kan beynime sıçradı, telefona "ben seni arayacağım birazdan" deyip kapattım ve bas bas bağırdım "sen kendini ne zannediyorsun, sana mı kaldı beni yargılamak!" diye. herif yürümeye başladı, bağırıyorum, "poliiis, polis yok mu polis" diye, sinirden kudurmuş haldeyim, bu ne hadsizlik aklım almıyor! hadi ateisti geçtim, ben hristiyan da olabilirim, musevi de olabilirim, ama yok türkçe konuştuğumu duydu ya, nasıl olur da müslüman olmam?! nasıl olur da eteğim kısa, başım açık olabilir?! bu memleketin %99,9'u müslümandır, kalanı da keseriz, öldürürüz, tehdit ederiz zaten! adam işte bu kafanın yürüyen hali!

    kafamı toparladım, ileriden geçen iki güvenlik görevlisine koştum "bana yardım edin" diye, polislere telsizle ulaştılar. üst arama noktalarında polisler var ama yerlerini terkedemiyorlarmış, devriye gezen polis lazımmış. iyi de nerede o devriyeler? diyorum "acele edin adam gözden uzaklaşmak üzere, kaybedersek bir daha nasıl bulacağım?". "bekleyin gelecekler" diyorlar. (biri bir şeyinizi çalsa unutun yani, koskoca havaalanında 5 tane devriye, bulacaksın da derdini anlatacaksın pehhhh). güvenlik görevlileri polisi beklerken herifin peşinden koştum "niye kaçıyorsun? bari söyledin bir söz, beklesene polisleri" dedim. "senin polisin bana bir şey yapamaz" diye büktü dudağını, sinirden delirmek üzereyim, ölür müsün, öldürür müsün! baktım cidde check-in sırasına girdi, "tamam" dedim, "yeri belli artık", döndüm geri, bekledim polisleri. polisler geldi, olayı anlattım, karakola gitmek istediğimi söyledim. "emin misiniz?" dediler şaşkın şaşkın, süreci anlattılar, "zaman alacak, uçağınız kaçmasın?" dediler (ama "gitmeyelim" gibisinden değil, bilgilendirme amaçlı şekilde söylediler, haklarını yemeyeyim şimdi). dedim "5 saat var uçağıma, çok da eminim, gidelim." gittik cidde sırasına, adama "hakkınızda şikayet var, bizimle karakola kadar geleceksiniz" dediler.

    ahhhh, ah o anda az önceki müslüman cengaverin bir anda paçalarını tutuşan yüz ifadesini bir görseydiniz! içimin yağları eridi, eridi! o ifadeyi görmek bile yeterdi inanın! "benim uçağım var gelemem bana ne" filan demeye kalktı, "gelmek zorundasınız" deyip sıradan çıkardılar. ben biraz geride duruyorum, bir kadın geldi yanıma, "sizi de mi rahatsız etti?" dedi, "aaa siz de mi?" dedim. "evet, ama boşuna uğraşıyorsunuz, polisler de bunların yanında, hiçbir şey olmaz ki" dedi kadın, omzunu silkti. dedim "keşke siz de gelseniz de ifade verseniz, daha güçlü kanıtlar olurdu", ama biliyorum ki herkesin uçuşu iptal edilmiş değil, zorlayamam ki kadını...
    neyse, herifi aldılar, havaalanı kapısının önünde polis otosu bekliyoruz. herifin paçaları tutuşmuş, "yapmayın etmeyin" modunda, "ettiniz bir laf, şimdi bir zahmet geleceksiniz" dedim (hala siz diye hitap eden kafama tüküreyim!) herif ne dedi peki? "burası türkiye, burası özgür bir ülke, iki laf ettim diye beni karakola zütüremezsiniz!"

    inanın bana, eğer bir insana yumruk atacağım an varsa, o da o andı! herife bak, kendisi beni taciz ederken, benim kılık kıyafetime laf edebilirken "müslüman bir ülke"deyiz, ben nasıl utanmadan öyle gezerim (hayır taciz sadece "cinsel taciz" demek değildir, rahatsız etmek anlamında "taciz" diyorum burada) ama ben onu şikayet ettiğimde "özgür bir ülke"deyiz, nasıl şikayet ederim? müslümanların hepsini zan altına almak istemiyorum, ama hani "müslüman ikiyüzlülüğü" denen bir olgu varsa, sevgili müslümanlar, bu lafı bu herif gibi ikiyüzlü paçavralara borçlusunuz.

    neyse, dağıtmayayım, karakola gittim, ifade verdik ayrı ayrı, sonra havaalanında kameralar olduğunu bildiğimi, görüntüleri bulabileceğimi söyledim, zira check-in sıramın c-1 filan olduğunu, o kontuarların yan tarafındaki banklarda oturduğumu, o esnada telefonla konuştuğum için arama saatini bularak olayın hangi zamanda cerayan ettiğini bulabileceğimi söyledim. kamera izleme odasına çıktık, ilgili kontuarı gören kameraları seçtiler, telefondan arama saatine bakıp zamanı söyledim, bingo! görüntüleri bulduk. ben sakin skain otururken adamın bana yaklaştığı, sonra yürüdüğü, benimse ayağa fırlayıp koşuşmaya başladığım görülüyor. (ah bir de ses olaydı ahhhh!) cd'yi hazırladılar, dosyama eklediler, "bundan sonrası savcının işi" dediler.

    belirtmeliyim ki ifademi alan polis memurunun bir çok cümlesini düzeltmek zorunda kaldım. akıllarına geldiği gibi yazıyorlar, eğer ifade veriyorsanız, düzgün yazdırdığınızdan emin olun. sonrasına başka bir polis memuru, ifadeyi okuyarak sourlar sordu, sonra da amirleri geldi, bir de ona anlattım. her anlatışımda, polislerin gözünün etek boyuma kaydığını görüp rahatsız olduğumu belirtmeliyim, adeta "hakkaten o kadar kısa mıymış ki?" dercesine baktıklarını söylemeliyim. sanki kıçımın tepesinde etek giysem haksız olacakmışım gibi... sanki o herif için yere kadar uzun olmadıkça, hatta başım açık oldukça çok da fark edecekmiş gibi... bunun ne kadar sinir bozucu olduğunu anlamayı size bırakıyorum...

    o herifi benden önce çıkardılar sanırım, çıkarken görmedim. muhtemelen uçağına yetişmesi için ellerinden geleni yapmışlardır, zaten uçuşuna temiz bir 3 saat vardı adamın, erken geliyorlar ya genelde... çıkarken ilk yardım eden iki polis memuruna sordum "şimdi hiçbir şey olmayabilir değil mi, savcı da bunlardansa davayı hiç açmayabilir, takipsizlik kararı verebilir değil mi?" polisler şaşaladı, "yani takipsizlik filan, siz de biliyormuşsunuz zaten, olabilir, bundan sonrasında bizim bir etkimiz yok" dedi biri. sonra üzüldü mü nedir halime, ekledi, "ama siz doğrusunu yaptınız, en azından bir dahaki sefere iki kere düşünür, keşke herkes ifade verse, peşini kollasa" filan dedi. "hıhı" dedim yürüdüm.

    bir kaç ay sonra, eve celp gelmiş (yurtdışında yaşıyorum ben), nisanda olan olayın ilk görüşmesi aralıktaydı. avukat arkadaşıma dilekçe vermiştim, hem yurtdışında olup gelemeyeceğim, hem de işin peşini bırakmak istemediğimi de hakime anlatmış, zaten ilk duruşmada bir şey olmuyormuş, 2. duruşmaya gideceğim önümüzdeki nisan ayında. avukat arkadaşım, savcının davayı açmasına sevindi, "herhalde görsel kayıt varken açmamazlık edemedi" diye düşündük. adama ceza aldırabilir miyiz, delillerimiz buna yeter görülür mü bilmiyorum. tek bildiğim, orada bile korkudan tutuşmuş halde olan herifin evine celp geldiğinde yaşadığı tırsmayı hayal edebildiğim ve açık söyleyeyim, bundan çok da memnun olduğum gerçeği... 70'ini geçmiş bir odunu ben yontamam, ama derdim yontmak da değil. bahsedip durdukları o "hoşgörü"den bir parça nasibini alamamış bu yaratıkların bizi rahatsız etmesini engellemek istedim sadece, korksun ve zehirli dilini ağzının içinde tutsun yeter. avukatım ayrıca tazminat davası açabileceğimizi de söyledi, ama o herifin tek kuruşunu istemem, bana ne...

    biliyorum biliyorum, "gerçek islam bu değil". o zaman "gerçek müslümanlar" nerede peki?

    dip not: benzer durumlarda lütfen vaktiniz varsa karakola gidin, ifade verin, kamera kayıtlarından bulun buldurun durumu. çağırdığınız polisin size yardım etmediği bir durum olursa onu da belgelemiş olursunuz. "uğraşmak istemiyorum" diyebileceğini biliyorum, ama uğraşırsanız inanın en azından "elimden geleni yaptım" diyebilirsiniz ki, çok rahatlatıcı bir durum, kendimden biliyorum.

    Not: Alıntıdır.

    kız öyle güzel anlatmış ki ekleme yapma gereği duymadım.
    ···
   tümünü göster