bahadır la ben beyler, aynı gün tuzlada yedek subaylık sınavına (formalite icabı bir sınavdır) girdik, ardından izmir foça ya gidecekken ısparta eğirdire düştüğümüzü öğrendik. normalda jandarma komandolar izmirde acemiliklerini yapmasına rağmen eğirdire düşmemizi hiç ama hiç garipsemedik,
neden derseniz, zaten bir taktan haberimiz yoktu, izmir foça ne? eğirdir komando okulu ne? jandarma ne piyade ne ikisi neden farklı farklı komando çeşiti falan haberimiz yoktu.
elimizin altında bir tıkla bilgi edinmemizi sağlayacak bir veri olmadığı için kulaktan dolma bilgilerle gitmiştik, normalde izmirde jandarma komando yetiştirilirken, ısparta da piyade komando yetiştiriliyordu, ancak bizim dönemlerimizde kısa dönem (8 aydı kısa dönemlik) neredeyse çok az alınmaya başlanmıştı, üniversite mezunlarının neredeyse %85i %90ı yedek subay olarak ordu bünyesine alınıyordu. o dönemlerde üniversite mezunu olupta kısa dönem yaptım 8 ay diyene çok az rastlarsınız.
özellikle izmir, istanbul, ankara gibi büyük şehirlerde üniversite okumuş kişilerin asteğmen olmama gibi bir seçeneği yok gibi bişeydi,(zengin binlerini bunun dışında tutuyorum)
bundan dolayı, o kadar çok yedek subay birikmişti ki, manisa izmir ısparta aralarında jandarma veyahut piyade gözetmeksizin alım yapıyordu,
tuzla piyade ise bu saydığım 3 komando eğitim birimlerinden (jandarma da dahildi o kadar aşırı alım vardı) refüze olanları alıp orada eğitim veriliyordu.
nedir refüze olmak, şöyle örnek vereyim,
ısparta eğirdir dağ komando okuluna gittiğimizde, yanlış hatırlamıyorsam 1 ve 3 hafta aralığında bir ön eğitime tabii tutuluyorsunuz, ve muayene oluyorsunuz, eğer bu eğitimi geçebilirseniz artık geri dönüşünüz yok demektik, gibe gibe eğirdirde dağ komando olmak zorundasınızdır.
geçemezseniz, eğer aynen tuzla şutlanıp etek giyetsiniz, bu etek mevzuuda şudur, biz üzerimizdeki kıyafetimizi pantolonun içine sokar kemeri öyle takardık, bunlarda içeri sokmatan kemeri bağlar ve kemerin altından çıkardı kıyafetlerinin uçları, biz buna etek derdik.
neyse beyler,
size biraz bahadırla nasıl münasebetimiz bu kadar ilerledi onu anlatayım, istanbul da okuyordu buda biliyorsunuz itü mezunudur, ailesi ankardaydı, fakat ikametini buraya aldırmıştı çeşitli evrak falan gerektiği için, birlikte eğirdire gittik,
heralde eğirdirde 80 veya 90 küsür jandarma asteğmen adayıydık, biz bahadırla ikimiz takılıyorduk çoğunlukla,
iki jandarma piyade arasında geziniyorduk,
bu şarkı da bizim şarkımızdır bahadırla çift jandarma,
http://www.youtube.com/watch?v=txUc4pI-IBk
biz giderken (özellikle bahadır) asteğmen olarak gittiğimiz için, baya komutan havasına girmiştik, ama eğirdire gidince öyle olmadığını anladık, bildiğiniz timlere dağılıp normal er olarak muamele görmeye başladık,
bahadırda o zamanlar daha contayı yakmamış taze,
zaten jandarma komando olarak kaydırılmışız eğitim için, piyade çocuklarla burun buruna geliyoruz intikallerde ondan sonra gerginlik, gibermisin sabaha mı bırakırsın modu.
sivri tepe vardır eğirdirde, biz bahadırla ilk gittiğimizde, bahadır,
vaaay ne güzelmiş lan şu tepeye bak demişti,
tepede
komandoyuz güçlüyüz cesuruz hazırız gibi bişey yazıyordu.
bende dedim,
hakkaten çok güzel abi ya baksana tepeye ne kadar sivri, doğal yaşam falan baksana ne güzel yazmışlar yazıyı
bu konuşmalarımızdan da anlayacağınız gibi, sanki eğirdir gölüne tatil için gitmiş iki kafadar gibi hissediyorduk kendimizi,
ardınan, o sivri tepeyi çıkacağımızı öğrendiğimizde, ben bahadır ve diğer devreler dahil hala da öyledir,
gibsen çıkamayız abi biz burayı diye tepki verdik,
arkasındna eğitim komutanlarımız önce gibti sonra çıkarttılar bizi.