1. 76.
    0
    rıfat işin ciddiye bindiğini anlayınca gitti kepenklerini indirdi dükkanın, ferat bini de bir cigara daha yaktı.

    beş kişi oturmuş iki cigarayı frizbi atar gibi uzatıyorduk oradan oraya. hemen hemen her şeyi konuştuk, uzkopun çoraklığından istanbulun kalabalığına, deri ceketten, liseli kızların çorapsız dolaşmalarına kadar herşeyi.

    yine bu liseli kız muhabbetlerinden birinde nazan diye bir hatunun adı geçti.

    muhabbete göre nazan ferat bininin eski kapamasıymış, ticarET meslek lisesinden... hatunlabaya gezip tozuyorlarmış, ferat bini arada uzkopun yarım kalmış inşaatlarına zütürüp iç dış yıkama yapıyormuş. gün gemiş babası durumdan işkill€nmiş. almış kızı kapamış eve, bildiğin rehine hayatı yaşamış kız.

    anlatılana göre kız yine bu rehin günlerden birinde mutfakta yiyecek bir şeyler hazırlarken buzdolabına bir şeyler koyan babasının sırtına yumruk atar gibi çarpmış kapıyı, adam da d€rin dondurucunun altındaki s€rt kısma kafasını vurmuş,b€yni dönmüş.

    yerde babasını o halde görünce çıldırmış, kafasını duvarlara vurmaya başlamış.

    ferat bininin kızı uyuşturucu takuna alıştırdığına eminim,ki zaten o zamanlarda bile kızı boş bırakmıyormuş. kıza haftanın belli bir gününde beli bir saatinde kapısına mektup bırakıyormuş ve içine de biraz kemik.. bildiğimiz tohum kemiği.

    her neyse. nazan muhabbeti açılınca her pişmanlığını kabul etmeyen ve bu pişmanlığının üzerine yapılan yorumu duyan insan gibi sinirl€nmiş ve konunun kapanmasını istemişti.

    rıfat bini hayatında bulamayacağı bu taku ve kafayı avcunun içi gibi ezberleyince daha da çok konuşmaya başlamıştı.

    nazan güzel kızdı be,gibtin kızın hayatını, istanbula taşımışlar geçen apar topar, kıza rapor almışlar oğlum. falan dedikçe ferat daha da sinirlendi, elindeki cigarayı taş atarcasına rıfat bininin üstüne attı.

    --
    ···
   tümünü göster