0
1 yıl kadar getir zütür işlerine baktım, arada müdürler ekstradan cebime para bile koyuyorlardı, paraya para demiyordum, kahvede herkese benden çay diyebilecek kadar otoriter biri bile olmuştum. bendeki değişimi gören ahmet abi çekti bir gün;
-yeğenim façayı düzelttin, paran da var işinde iyisin ama bu senin gibi adama yeterli değil, daha büyük işler yapmalısın dedi.
evet insanlar bendeki potansiyelin farkına vardılar artık açıktan iş teklifleri bile alıyorum diye düşündüm ve
-evet ahmet başkan, çok şükür artık mahallede bir itibarımız var, düzenli maaş hatta ssk bile var.
ahmet abi güldü sen ne iş yapıyorsun?
-başkan ben çek senet işlerine takip ediyorum
-tamam işte gel bizimle çalış
-maaş ne kadar?
-yüzde 5 i senin
-(yüzde 5 ne amk. sanki işletme müdürüyüm)bozuntuya vermedim, ağa geç bu yüzde işlerini ayda kılçıksız kaç para geçer elime?
-sen verdiğimiz tahsilatları yap temizinden 10-15 bin arası geçer
çayı püskürttüm, vay amk. ya bu zamana kadar bedavaya çalışmışım dedim, tamam ağa ben bu konuyu bu gece düşüneyim eski iş yerinde patronun o kadar hakkı var bir kalemde silip atmak olmaz.
o gece gözüme uyku girmedi, gittim bir sonraki gün iş yerine çaldım patronun kapısını, lütfi bey bizim pederin sağlık sorunları nedeyle köye gidiyoruz, kusura bakmazsan ben artık yanında çalışamayacağım.
şaşırdı biraz ama olsun aslanım bu kapı sana her zamana açık ne zaman istersen geri gel başla dedi. öptüm elini hakkını helal et baba adamsın dedim ve odadan çıktım.
ahmet başkanla buluştuk yeni iş yerinin yolunu tuttuk, yeni şirketin daha büyük olduğu her halinden belliydi, ayakçı ahmet bile arabayla geziyordu benzin parası bile ödemiyor, fiş alıp çıkıyordu, şirketin yeri diye eskiden mezbaha olan bir mekandı içeri girdik ama kapıda metal dedektörü vardı, ahmet abi geçmedi ama ben geçerken adamın biri
-aslanım emanet varsa buraya bırak çıkışta alırsın dedi, ahmet abi o bizim yeni eleman karışma rıza dedi, yürüyüp dar bir koridordan geçtik, burada hiç masa yoktu, kanepe ve açık saçık giyimli 3 kadın ve 5-6 adet adamın çalıştığı ofisti ama benim gördüğüm ofislere pek benzemiyordu.
neyse patronun odasına girdiğimizde pos bıyıklı fötr şapkalı bir adam oturmuş nargile içiyordu, süzdü beni baştan aşağı
-ahmet bu çocuk çok zeki birine benziyor başımıza bir iş açmasın dedi, beni zeki olduğumu adam bir bakışta anlamıştı ve adeta gururum okşanmıştı.
-ayıp ettin reis bizde yanlış olmaz, referanslarım sağlam benim, istersen eski çalıştığım yeri ara sor.
-gerek yok yeğenim zaten yanlış yapacak olan adam bu kapıdan içeri giremez, girse de hakkını verir yolcu ederiz
-dedim ilk iş günü pasta kesmeyecek miyiz?
hepsi birbirlerine bakıp güldüler, sen bu elemanı arka odaya al feriha yı da yanına gönder diye pos bıyık talimat verdi.
odaya geçince baktım sadece içki şişeleri bir duşakabin ve yatak vardı, kadın içeri girdi, ilk tanışma günümüz olduğu halde çok sıcak davrandı, iki kadeh viski doldurdu ve beni yatağa oturttu, şaşırdım bir an kadın kollarını boynuma dolayınca, sen iş arkadaşımsın iş yerinde bu türlü şeyler hoş karşılanmaz 25. maddeden ikimiz de tazminatsız kovuluruz dedim.
kadın boş boş baktı, sonra kahkahayı patlattı, çok komik adamsın der demez yatağa uzattı, çirkin emellerine ulaştı, kendimi kirlenmiş ve hata yapmış vaziyette yataktan kaldırıp duşa girdim, boy abdesti alırken baktım hatunda içeri girdi, abla dışarı çık, kaldığım yeri karıştırdım dememe fırsat kalmadan orada da kirletti beni, odadan çıktığımda kadınlardan nefret eder haldeydim duşta bile kaçamamış, kirli ellerimi ciksi bedenimin her bir noktasına değdirmiş, olmadık hallerde cima etmiştik.
ahmet abi hazırlan gidiyoruz dedi, düştüm peşine nereye gidiyoruz abi, küçük bir tahsilat var onu halledeceğiz dedi, abi patron sana vekalatnağme verdi mi dedim? o ne ki lan, abi dedim şimdi bu belge olmadan kimse sana ödeme yapmaz dedim, zütü yiyorsa yapmasın...
atladık arabaya, hala şirketin işleyişini kafamda çözememiştim. neyse mekana geldiğimizde buranın nalburiye olduğunu gördüm, içeri girdik adam çok misafir perver adam hemen çay söyledi, ahmet abi arabada uyarmıştı bu gün sen işe karışma sadece beni izle bundan sonra tek çıkacaksın, bende sadece işin akışını izliyor bir nevi oryantasyon süreci yaşıyordum.
uzun etme hacı, bu gün senedin son günü, parayı hazırladın inşallah. ahmet kardeş reise selamı söyle mı al bu da parası, bu da sizin dedi 500 lirayı cebime sıkıştırdı, dedim ben hak etmediğim parayı alamam kusura bakma bey amca görmemiş olayım, ahmet abi aslanım bu işin raconu bu indir cupkayı dedi, parayı aldık düştük yola.
arabada iyi bir fırça yedim, bu paranın el hakkı olduğunu itiraz edilmemesi gerektiğini anladım, ikinci adrese gittik, baktım burası kuyumcuydu, içeri ahmet abi girdiğinde kuyumcunun yüzü asıldı, çay bile söylemedi, ahmet bak ben borcumu ödedim, bu faizi reis sonradan koydu der demez ahmet abi adama kafa attı, arkamızda duran adam da sanki hazırlıklıymış gibi benim başıma araba krikosu ile vurdu en son baktım bizim ofise gelmişiz, sabah seviştiğimiz kadın aslında hemşireymiş kafama viski döktü ve bezle sildi.
reis geldi aferim koçuma benim paramı böyle söke söke alın, işte şimdi gözüme girdin diyip anlımdan öptü beni.
ne olduğunu anlamadan ahmet abi tuttu kolumdan eve zütürdü, yolda yine bir sürü ayar çekti, mekana girdiğimizde tetikte olacakmışız, adamlar bize her an saldırabilirmiş vs.
-ahmet abi ben o kadar tahsilat yaptım kimse bana vurmadı şimdi neden böyle oldu
-oğlum bu işler böyle parayı alırken iyisin istediğinde senden kötüsü yok
bir sonraki gün ofise gittik orada on numara kahvaltı sofrası kuruldu, aç ayı yavrusu gibi yedim, sonra reis gelip 7.65 kırıkkale yi verdi elime.
askerde bile bir defa atış yapan onda da arkadaşın tahtasını vurabilen bana bu güven şaşırtıcıydı, bu gün gideceğiniz yerde parayı alın gelin antalyada 3 hafta tatil yapın dedi gözlerim yuvalarından çıktı, ahmet abiyle atladık arabaya mekan ganyan bayisiydi, içeri girdiğimizde 4-5 kişi altılı yapıyordu adam bizi görür görmez çekti silahı o an gözüne far sıkılmış keklik gibi kaldım, korkudan inme indi, adamı ahmet abi vurunca mekandakiler kaçıştı, sonra kasadan paraları alan ahmet abiyle atladık arabaya şirkete döndük, reis ortalık karışık sen çocuğu da alın antalya da otele kapanın ortalarda gözükmeyin dedi, olayın şokunu atlatamadan düştük yola, çevre yolunda konyadan aşağı sallanırken yolumuzu çevirdiler arabayı ben sürüyordum durdum adamları polis zannettim, in arabadan ve yere yat diyince itiraz etmedim, baktım ahmet abi uyanmıştı ama silahını bile çekemeden adamlar onu kolundan vurdu, altıma işediğimi gören birisi, korkak köpek demek mekana çökersiniz ha dedi, ellerimi bağladı attılar arabaya.
çiflik evi gibi mekanda 1-2 gün bağlı kaldım ahmet abi kan kaybından ölmüştü, kimsenin kılı bile kıpırdamamıştı, allah ım ben ne salağım gül gibi sosyal güvencesi olan işi bırakıp bu ne üdüğü belirsiz işlere kalkıştım diye düşünürken, baktım kelli felli biri geldi, sen kimsin lan köpek dedi abi dedim ben cumhur aslında çaycıyım ama maaşı iyi diye bu işe girdim ama istifa edeceğim, kurumsal bir firma değil ve çalışma şartları çok kötü dedim.
adam şu şebeğin ayaklarına beton dökün atın denize dedi, altılar ilk önce tekrar dövdüler, sonra ayaklarımı 2o kiloluk boş yağ tenekesine sokup üstüne çimento ve kum karışımı döktüler, çok ağladım yalvardım ama kimse beni dinlemiyordu, sonra attılar bir tekneye ve denizden 200 metre kadar açıklıkta beni suya atıp geriye döndüler, işlediğim günahlar ve yaptığım sapıklıklar için rabbimden af diliyorken duam kabul oldu, çocukluktan kalma alışkanlıkla ayakkabıyı ayağıma hey 2 numara büyük alırım baktım ayakkabı ayağımdan çıkar bili oldu, ayak bileklerimi de bükerek tenekeden çıkardım ve yüzeye doğru çıkmaya başladım.
baktım tekne ortalıkta görülmüyordu, küçükken yazları sulama kanallarında öğrenmiştim yüzmeyi, kıyıya kadar yüzdüm ve bir daha geri dönmedim.
kariyerim için en ideal işi yani bildiğim işe geri döndüm ve izmir de başka bir ofiste ofis boy olarak çalışmaya başladım, patron sorunca da okumam yazmam yok, çek senet para işlerinden hiç anlamam hatta maaş bile istemiyorum demiştim hemen işe girdim ve 3 yıldır çaydanlıklarım ve gizli kameramla mutluyum
Tümünü Göster