1. 19076.
    +10
    Benim için son derece değerli ve önemli olan bir başka kadın, begüm de ilkay ile üç ayı geride bıraktı.. eskisi kadar sık görüşemesek de (yeni çift olma hevesine veriyorum bunu) zaman zaman gerek grupça aktivitelerde, gerekse ikiye iki şekilde bir araya geliyoruz. Onun da yüzünde güller açıyor..

    Ne güzel lan..

    Herkes hak ettiğini buldu sanki ha?..”iyiler kazanır, kötülükler kazınır” demişlerdi, eğriyi, doğruyu bilenler..

    Ne güzel söylemişler.. sonunda, etrafımdaki herkes, tüm sevdiklerim mutlu.. allah bozmasın be..bu noktaya gelene kadar çok savaştım, savaştık.. çok şeyler kaybettik..ama sonunda bu huzuru kazandık.. güzel bir final.. güzel noktalanmış bir hikaye…yıllar, yıllar sonra bile anlatacağım, anlatmaktan, hatırlamaktan keyif duyacağım mutlu son ile biten bir masal…

    Tüm bu iyi-kötü karakterlerin ortasında bir yerlerde (gerçi kötü dediğim de, bana göre kötü yani.. sonuçta kötülük, göreceli bir kavram.. belki de başkaları için dünyanın en mükemmel insanı olabilirler, bilemiyorum) kendimi görüyordum, oldukça karmaşık ve kompoze bir biçimde..

    Acaba, mutlu olmayı hem bu kadar hak eden, hem de hiç hak etmeyen, hem bu kadar iyi niyetli, hem de bu kadar karanlık düşünceli, bir ayağı bataklıkta, bir ayağı okyanusta, bir elinde ışık, bir elinde hançer, tam iki kavramın ortasında, o çizginin üzerinde bir adam daha var mıdır dünyada?..

    O ince çizginin üzerinde, uzun bir yol yürüdüm..kah sağa, kah sola yalpaladım, bazen düştüm…

    Çok, ama çok düşündüm..”ben kimim?” Diye..”nereye aidim?” Diye..”hangi taraftayım?” Diye..

    Galiba, tüm bu işaretlerin de (etrafımdaki mutlu insanlar) yardımıyla, sonunda cevabımı bulmuştum..

    Ben, özünde kötü, ama o kötülükle yaşamayı kaldıramayacak kadar naif bir insan olmama neden olacak, son derece sevgi dolu bir aile ortamı ve iyi bir yetiştirilme şeklinin yarattığı bir çeşit anomaliydim. Bana o denli yoğun bir sevgi verilmiş ve o denli doğru yönler gösterilmişti ki, artık, içimdeki canavara rağmen, yanlış yapmaya, yanlış yaşamaya utanıyordum..

    Ormanda yavruyken bulup, evinizde baktığınız, büyüttüğünüz bir kurt yavrusu gibi düşünün.. evcilleştirilmiş vahşi bir hayvan..iç güdülerini yok etmeniz mümkün olmasa da, onu öyle bir sarıp sarmalıyordunuz ki, sadık bir çoban köpeğinden farkı kalmıyordu.. normalde telef etmesi gereken koyunları, bakıcılık yapması için emanet edip giderdiniz yani..

    Ben buydum…öncelikle, insan ne olduğunu kabullenmeliydi…aklımızdan geçenleri değiştiremezdik belki, ama davranışlarımıza yön verebilirdik..

    Beynim, muhtemelen, ömrüm boyunca bana “daha güzelini bul” “başka bir tane daha bul” “başka bir kadına ihtiyacın var” “yeter sıkılmadın mı?” “papaz bile her gün pilav yemez” “oğlum bu yaşta tek eşlilik mi olur, takıl gençliğini yaşa, kırkına gelince de bir tane yirmilik alır yaşarsın” şeklinde önerilerle gelecekti..bu kaçınılmazdı..ama o sesin ne kadar yüksek çıkacağı, benim tarafımdan ne kadar duyulacağı, ve benim o duyduklarıma ne kadar inanacağım, bana kalmıştı..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster