1. 51.
    0
    travel is dangerous.

    yanımıza gelen bin feratı, feratta bini tanıdı. onların deyimiyle birbirlerine uyandılar,ben de yavaş yavaş uyanmaya başladım. gözlerim açılıyor vucudum atalarımızdan kalma kendini tehlikeye karşı kitleme içgüdülerini tamamen kaldırmış durumdaydı. karabasan denilen meselede bu kitlenmeye tabiidir. ağaçlarda yaşayan insan nesli iki de bir ağaçtan düştüğü için bünye kendine mekanizma geliştirmiş.ben de gözlerimden akan uykunun verdiği bitkinlikle gözlerimi patlatıp patlatıp duruyordum.

    yanımıza gelip ateş isteyen eleman, ateşini alır almaz bir de sigara istedi.

    tam bir girişimciydi huur çocuğu.ama çekinmeden verdim bir sigara. kendi dilinde teşekkür etti, uzunköprüde dostlar meclisinde " teşekkür ederim " derseniz " muallak misin ? ne teşekkür ediyon amçık ağızlı " derler.

    neyse. tanıştığım her trakyalı gibi bana sorduğu ilk cümle " ne gib aramaya geldin buralara " anldıbına gelen " nerelisin sen be usta " cümlesiydi. cevabını verdim.iki üç dakika beraber yürüdük bu tıfıl pekekentle, feratın içi içini yiyordu resmen,ben adama cevap verdikçe dönüp bana bakıyordu " uzatma " der gibi.

    ben de olaydan habersiz gevşek ağızlı gibi konuştum o kafayla.

    adam bana gel sana bişeyler ikram edelim anldıbına gelen cümleler kullandı. reddettim,gidip kafayı vurup yatacağımı söyledim,bu sefer de ferat " gidelim abi, oturalım iki bişey içelim " dedi.

    başımıza geleceği biliyordu.en ucuz şekilde kurtulmak için çabalıyordu ya da beni ateşe atıp seaways yazıp ergene nehrini arabayla geçmeyi düşünüyordu kim bilir.

    uzkopun gta vice dan eksiği yoktu,bir malibu yoktu işte canınız sıkılınca girip tarayabileceğiniz.

    uzkopun şehitlik bölümünün arkasındaki mezarlığa girdik. önümden yaşadığım hayatı 20 ye çarpıp ikiye bölecek kadar yaşlı bir kaplumbağa geçti, ayağımın ucuyla ters çevirip kabuğunun üstüne bıraktım, geri kalan senelerinini tanrıya dua ederek geçirmek zorunda kalacaktı.
    ···
   tümünü göster