0
insanoğlunun ilk uzaya açılıp aya gitmesiyle uzay çağı başlar. uzay
çağı dünyalılar için bir ilerleme çağıdır; binlerce yıl böyle yaşamışlardır.
uzay çağı geçmiş, zaman
ve yaşam galaksi çağına ulaşmıştır. yüzbinlerce yıl geride kalmış, dünya
ve gezegenler sistemi uzayda galaksi sistemine dönüşmüştür. medeniyetler,
tarihler geride kalmış, insanlar ilk çağlardaki gibi basit yaşamla yetinmeye
başlamışlardı. ve bütün güçleriyle ölümsüzlüğü bulmak, devamlı yaşamı
sağlamak için amansız bir çalışma ve mücadeleye girişmişlerdi. bu çağlarda
dünya milletleri, medeniyetleri, ırkları, dinleri ayrı devletler halinden
çıkıp tek bir varlık haline geldiler. tek bir dünyalının yayışları ve
kavimleri galaksi çağının dünya insanlarını meydana getiriyordu.
dünya çılgın bir nükleer
silahlanmanın sonucu olarak yokolma tehlikesiyle karşı karşıya gelmişti.
dünya bu gibi tehlikeleri bir kaç kez geçirmiş, hiçbir kuvvet dünyayı
yok edememiş fakat dünya bazı zamanlarda parçalara ayrılmış, dünyadan
kopan parçalar uzayda meteor taşları haline gelmişti.
bazı gezegenlerde hayat
devam etmekte, yaşam sürmekteydi. ama nükleer savaş çok hızlanmıştı.
hükmetmek, daha güçlüolmak için bu güzel, mutlu dünya delice parçalanırken
birden gizli ve çok güçlü bir düşmanla karşı karşıya kalındı.
beş milyar yıl önce
ışın ve enrjiden madde haline gelen dünyamız galaksi çağında lazer ışınlarının
etkisiyle toz bulutları haline gelip parçalanmaktadır.
bu düşman kimdi?
hangi galaksideydi?
bütün dünyalılar bu
tehlikeye karşı tek bir silah kullandılar: insan beyin gücü ve iradesiyle
birleştirilmiş bir tabakayla karşı koymaya başladılar.
insan beyin moleküllerinin
sıkıştırılmasıyla oluşturulan bir tabaka dünyayı koruyordu. dünya her
saldırı karşısında toz bulutu haline gelmekte, önündeki koruyucu kalkanın
arkasına sığınmaktaydı.
bu kalkanı delecek tek
güç insan beyni ve iradesiyle yaratılacak bir silahtı. ama gerçekte
galakside bulunan dünya düşmanları silahları ne kadar güçlü olursa olsun,
beyinleri yoktu. *dünya ve insanın değeri sonsuzlukta en büyük silahtı.
dünyalılar bu bilinmeyen
düşmanı aramaya başladılar. ama ne yazık ki gönderilen hiçbir savaşcı
geri dönmedi.
dünyalılar toplandılar,
kavimler biraraya gelip çare aradılar. tek çare düşmanı bulup savaşmaktı.
en güçlü, en büyük iki türk savaşçısı ve diğer dünyalılar uzaya açılıp,
bilinmeyen düşmana savaş ilan ettiler.
bazı dünyalılar bu savaşa
katılmadılar. fakat hayal güçlerini gerçek ve mantıkla birleştiren her
insan bu savaşa katılıp kazanmak azmindeydi.”
Tümünü Göster