1. 1.
    0
    gencim daha istanbul'a ilk gelişimden 1 ay sonra, yerini falan öğrendim bir şekilde... neyse bir gün çektim beyaz gömleği ve siyah pantolonu, saçları falan da taradım, traş da oldum... bildiğin cirlop gibi oldum dıbına koyayım... bu arada yaş da 17 o zamanlar... tabii gitmeden önce de söylediler bana "almazlar" diye, yer miyim oğlum ben, benim adım "cass" dıbına koyayım, allem eder kullem eder yine de içeri sızarım dedim...

    neyse, karaköye varır varmaz bir büfeden kırmızı uzun malbora alıp gömleğimin cebine koydum, benden çok o paket parlıyor dıbını yorddıbını gibtiğimin kırmızısı, girdim içeri ama basbayağıu heyecan var bende... gömlek cebimden malborayı çıkardım, kapıdaki görevlinin gözü bende ve elimde kırmızı bakire kızda, malborayı kimliğimin altına koyarak polise uzattım, polis, kıvrak bir hareketle paketi montumun iç cebine zulalayıp kimliğimi geç mahiyetinde uzattı... yani bildiğiniz sızdım içeri, cass'ım oğlum ben!

    girdiği zor savaşı kazanmış kumandan edasıyla içeri girdim, omuzlar kalkık, fiyaka o biçim...

    neyse, ben o zamana kadar kerhâneyi normal mezat gibi sanıyorum, hani hayvan pazarı olur ya işte öyle, yani benim hayalimde; karılar meydanda olur, isteyen de istediğini seçer zütürür bir yerde giber...

    meğer öyle değilmiş dıbına koyayım, kerhâne dediğin dükkan gibiymiş lan...
    ···
   tümünü göster