1. 1.
    -3
    Aradan birkaç gün geçti, lise son sınıf iki kız arkadaşımla benim yalnız kaldığım dönem denk geldi. Artık beş sap olarak gezebilirdik. iki kız üç erkek. Nereye kadar sap kalınabilirse tabi.

    Diğer iki erkek başka lisede okudukları için kızların yanında sürekli ben vardım. Kızlarla aynı sınıftaydım ve aynı hastanede staj yapıyordum. Benim nasıl bir kişiliğim varsa, bilmiyorum artık, kimle takılsam o bana benziyor. Benden beter oluyor diyebilirim. Kızlarda bir süre sonra öyle oldular. Küfürler, panpalı konuşmalar hatta geğirmeler bile.

    Çok iyi hatırlarım, öğle araları BiM’e gidilir. Genellikle şunlar alınır:

    - 2,5 lt Le Cola

    - 3 ya da 4 çarşı ekmeği

    - Acılı ezme, rus salatası ya da krem peynir
    Aşağı yukarı böyle şeylerdi. Pet bardak almazdık çünkü hastaneden çalardım. Hastanede olduğum günler yemekhanede tepsiyi doldururken önce 4-5 tane bardak çekip cebime koyardım sonra da tepsiye koymak için 3 tane falan alırdım. Pet bardak sıkıntımız yoktu. BiM’den aldıklarımızla “Biz fakiriz” diye bağırarak okula gelir sınıfa çıkardık. Masalar birleştirilir ve sofra hazırlanırdı. Masanın üzerini temizlemek hem zor olur hem de ekmek koyacak kadar temiz değildir diye gazete yayardık. Tabi benim gibi birinin olduğu okulda gazeteye para vermek aptallık olurdu. Sabahları okulun abone olduğu Zaman gazetesi okulun kapısına sıkıştırılırdı. Tabi ben de bir boşluk bulup gazeteyi çalar sınıfa çıkardım. “Günah lan bir de Zaman gazetesini çalıyor ya” diyen arkadaşlarım oldu. Bunların yanında “Oğlum alın, sus geçirmiyormuş bu.” diyen Kamiller de vardı. Öğle arası tıka basa yenir içilir son kez bardaklara kola koyulur ve kolasını alan tahtanın önüne gider ve beni beklerdi. Ellerinde kola bardaklarıyla bekleyen arkadaşlarımla bir yuvarlak oluşturulurdu. Ben herkesin hazır olduğunu anladığımda geleneksel cümlemi kurardım.Öğretmen sınıftakilere bakarak Tuğba’yı sordu. Sınıftakilerden bir kaçı olmadığını söylediler. iki tanesi de başka sınıfta olduğunu söyledi. Gözler Elif’te.

    “Uçmuş herhalde.”

    Sonrası sınıftakilerin ve koridordakilerin büyük kahkahası.

    Hikâyeyi fazla uzatma yanlısı değilim sadece kızların gözünüzde canlansın istedim.

    Günlerden 31 Mart 2012. YGS’den bir gün önce sınav yerlerimizi görmek için şehrimizdeki üniversiteye gitmeye karar verdik. iki erkek arkadaşım; Emre ve Suat. iki kız arkadaşım; Begüm ve Tuğba. Uzun boylu olan Begüm. Begüm’ün arkadaşı Didem; benim yeni sevgilim. Toplamda altı kişi olarak kampüse gittik. Kampüste liseliler! Didemle el ele geziyorum. Sigaralarımızı içiyoruz. Abuk sabuk fotoğraflar çekiniyoruz. Sınav yerlerimize bakıp geri dönmeye karar verdik. Baktık. Geri dönerken Tuğba’dan bir ses yükseldi. giblenmeyen olarak bağırdı. Şaşırmış olacak yanlış söyledi.

    “Biri beni gibsin!”

    Uzakta başkaları var ve duyup gibmeye aday olabilecekleri için baktılar. Bizim grupta herkes yere yatarak güldü. zütümüzle güldük. Sadece Suat tereddüt etmedi. Suat nefes alan her kızı güzel görebildiği için Tuğba’nın iticiliği onu durdurmadı. Tuğba’nın isteğini karşılayacağını belirtmek için elini kaldırdı ve konuştu.

    “BEN!”
    TAMAM KÜFRETMEYiN GiDiYORUM AMK.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster