1. 1.
    +2
    OSMANLI'DAN ANILAR

    istanbul'un Fethinden Önce Fatih Sultan Mehmet HAN esnafları ziyarete çıkar esnafın birinden alış veriş yapar şunuda ver der esnaf aman efendim ben siftahımı yaptım diğer alacağını da komşu esnafdan alın oda siftah yapsın komşu esnafa giden Fatih şunu ver der alır şunu da verin deyince diğer esnaf aman efendim ben bu gün siftah yaptım diğer alacağınızı da karşıki esnafdan alın o da siftah yapsın der Fatih bu anlayışla değil istanbul'u feth etmek Dünyayı bile feth ederim dedi.

    istanbul'un Fethi müesser olur halk yollara dizilir Fatih Sultan Mehmeh Han ve Hocası olan Akşemseddin Hazretleri halkı selamlarlar halk Akşemseddin'in yaşlı olması itibarı ile padişah onu sanıp çiçekler atarlar büyük üstad akşemsettin hayır hayır Sultan Fatih ben değil o deyip Kır atının üzerinde 21 yaşındaki Genç delikanlıyı gösterir. Genç ve yiğit delikanlı olan Sultan Fatih benim ama o benim hocamdır ayrıca istanbulun manevi fatihidir deyip hocasına olan sevgi ve saygısını göstermiştir

    Yavuz Sultan Selim HAN mısır seferinden dönerken adana yakınlarında bir ara şeyhül islam olan kemal paşa zade hz ile at üzerinde yan yana sohbet ederek gelirken şeyhül islamın atı çamura basar atının ayağından sıçrayan çamur Yavuzun kaftanını başdan aşağıya çamur eder bu hale şeyhül islam çok üzülür müteessir olur komutanlar ve asker sonucu merak ederler çünkü Yavuz dirayetli bir hükümdar dı ve şöyle der bir alimin atının ayağından sıçrayan çamur bizim için bir şeref bir şerif dir bir değer bir kıymettir vasiyet ediyorum ki ölünce tabutumun örtüsü bu kaftanım olsun deyip alime olan sevgisini saygısını şefkatini göstermiştir.

    Yavuz Sultan Selim mısır seferine giderken sina çölünü on bir günde geçmiştir bundan üç yüz yıl sonra Napolyon geçmeyi denemiştir geçememiştir birinci dünya savaşında tanklarla bu çöl ancak on üç günde geçilebilmiştir böyle vahşi bir çöl olan gündüzleri cehennem sıcağı geceleri ise buz deryası olan çölü yavuz sultan selim han on bir gün de nasıl geçmiştir diye Amerika da dahil bir çok üniversitelerde araştırma kürsileri kurulmuştur. Yavuz Sultan Selim han giderken birden atından iner yürümeye başlar padişah atından inince komutanlar ve askerlerde inerler padişahın veziri olan hasan can yanaşarak aman efendim niçin at üzerinden inip de yürürsünüz diye sorar Yavuz Sultan Selim han gür sesi ile Görmüyormusun Hasan Allahın resulu fahri kainat önümüzden yürüyor bize yol gösteriyor rehber oluyor Peygamberler Peygamberi yaya yürürken biz nasıl at üzerinde oluruz diye haykırır.

    Değerli okuyucularım Yavuz Sultan Selim kudretli bir padişah veliyullahtandır aynı zamanda islamın halifesiydi. Yavuz Sultan Selim Han mısır seferine gittiğinde tek kulağına küpe takan insanları görür bunlar niçin kulağına küpe takıyorlar diye sorar Bunlar kölemenlerdir yani kölelerdir diye cevap verirler. Yavuz Öyle ise benimde kulağıma bir küpe takın bende bu milletin kölesiyim diye cevap verir. Ayrıca Yavuz hilafeti mısırdan memluklerden alıp Türkiye'ye getirmiştir.

    ikinci Murat zamanında Ordu yeni bir sefere çıkmışdı ilk konaklama yerine geldiklerinde bir yahudi padişahın yanına gelir padişahım bir mağruzatım var müsaade buyurunda anlatayım der padişah buyurun elbette anlatın nedir mağruzatınız diye sorar yahudi aman efendim askerleriniz benim bahçemden elma yediler ama değeri olan altını ödemediler padişah askerlere döner ve sorar bezirganın söyledikleri doğrumudur askerlerden biri ileri çıkar doğrudur sultanım ben yaptım padişah peki ama kul hakkının önemini bile bile böyle birşeyi nasıl yaparsın asker padişahım benim yediğim elma yerdeydi ve çürükdü çürük bir elmanın para edeceğini düşünemedim iki arkadaşımda oradaydı onlar ağaçdan iki elma kopardılar ve parasınıda bahçeye attılar dedi padişah yahudiye sorar askerlerimin söyledikleri doğrumudur evet padişahım o ikisinin kopardığı elmaların bedelini aldım peki öyle ise istediğin nedir yahudi diğer askerinizin yerden aldığı elmanın bedelini de isterim deyince peki o çürük elma için ne istersin yahudi bir kese altın isterim der padişah işte hakkın olan bir kese altın alın deyince yahudi padişahın adaletinden kul hakkına verdiği önemden son derece etkilenmiştir kendisine uzatılan bir kese altını eliyle itip ağlayarak aman efendim ne olur benide aranıza alın deyip müslüman olmuştur.

    Kanuni zamanında Fransa'da dans adı altında kadın erkek sarmaş dolaş bir eğlence icat edilir Kanuni Fransa Kralına bir mektup yazar Duydum ki ülkenizde kadın erkek sarmaş dolaş bir eğlence icat etmişsiniz komşu olmamız itibarı ile bu ahlaksızlığın ülkeme sıçraması itibarı ile mektubumu alır almaz bunu kaldırın yoksa gelirsem kaldırmaya muktedirim der Kanuninin mektup ve fermanı ulaşınca Fransa ' da dans iki yüz yıl yasaklanmıştır.

    Osmanlının son dönemlerinde Fransız kralı gece düzenler. Bu geceye zamanın osmanlı ateşesi olan Rıfat paşada davet edilir. Fransız kralı salona girdiği zaman tüm konuklar alkışlayarak ayağa kalkar fransız kralının eğlencenin başlaması için vereceği emri bekler Fransız kralı etrafına baktığı zaman ayağa kalkmayan birini görür ve yanındakilere bu kimdir diye sorar Osmanlı ateşesi olan Rıfat paşadır derler. Kral Osmanlı ateşesini yanına çağırtır ve sorar Kendinizi Kanuninin elçisimi zannettiniz de ayağa kalkmadınız der. Osmanlı ateşesi Rıfat paşa Fransa Kralına eğer ben Kanuninin elçisi olmuş olsaydım zaten siz buraya giremezdiniz diye Osmanlıya yakışır bir cevap vermiştir..

    Değerli okuyucularım görüldüğü üzere ecdadımızın bir mektup ve fermanı bir ülkenin kaderini değiştiriyor. Sizlerle tanışma fırsatını bana layık gören değerli hocamız üstadımız büyüğümüz medari iftiharımız değerli şahsiyet Ali Değermenci Hoca efendiye sonsuza dek müteşekkirim bu duygularla hepinizi Allaha emanet ediyorum
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster