+38
-1
havadayken aşağıya bakıp, daha önce gittiğiniz yerleri yolları arayıp bulmaya çalışırsınız.
ama başaramazsınız.
hepsi birbirine benzer.
daha önce 1000 kere geçtiğim bir yer olsun. 1001. kez geçerken tanımam.
zordur.
yüzüme çarpan rüzgardan zaten gözlerimi kısmış durumdayım.
velasıl tugaya doğru alçalmaya başladık.
tugayda inanılmaz bir hareketlilik söz konusu.
asker operasyondan dönüyor.
gelen her timi tugay komutanı bizzat karşılıyor, tek tek alınlarımızdan öpüyor.
tugaya daha inmeden o pgibolojiyle bahadırı aramaya başladı gözlerim.
acaba nerededir
ne yapıyor diye.
ilk işim zaten bahadırın yanına gitmek olacak.
indik helikopterden. tugay komutanımızın tebriklerini aldıktan sonra üstümü başımı attım bir kenara,
ne dediğini hatırlamıyorum zaten duymadım adam akıllı dediklerini, devamlı helikopterler inip kalkıyor.
bahadırı aramaya koyuldum,
her yer operasyondan dönen askerlerle dolu,
inanılmaz bir gürültü var.
herkes oturmuş operasyonda yaşadıklarını anlatıyor birbirine,
heryere bakıyorum..
bahadır yok hiç bir yerde.
yavuz abiye sordum görmediğini söyledi,
hakan teğmene sordum haberi bile yoktu.
yüzbaşıma sordum oda bişey demedi,
zaten sorduklarım hep yeni gelmişler benim gibi operasyondan nereden bilecekler amk.
şans eseri baba albayın kapısının önünden geçerken aklıma geldi.
ona muhakkak gelmiştir bahadır.
kapıyı çaldım içeride bir kaç subay daha var. üstümde sadece yeşil tişört var ve künyem.
o kadar.
aklıma bile gelmedi. aslında öyle gezilmemesi lazım fakat diyorum ya operasyondan yeni gelen veya operasyona gidecek askere dokunulmaz pek diye.
bir maruzatım var komutanım dedim,
bekle evladım biraz dışarıda dedi,
kapının önüne geçtim dolanıyorum bir sağa bir sola bir sağa bir sola,
merak ettiğim o kadar çok konu var ki.
mektup, bahadır, sesini duymak istediğim kişiler. onlarca şey.
yarım saat geçmeden içeriden temiz kıyafetli 3 subay çıktı, albay da onlara bişey diyerek kapıya kadar gelmiş, ben hazır ola geçerek bekliyorum,
içeriden çıkan subaylar giderken bir taraftan bana bakıyorlar.
nası bakmasınlar pislik içindeyim birde olmuşuz kabasakal sormayın.
baba albay ;
gel bakalım evladım diyip içeri çağırdı,
yav geçtim karşısında bekliyorum bişey desin falan diye,
nasısın iyimisin hoşgeldin falan ama yok,
oturdu bu,
söyle evladım ne sıkıntın var,
dedim komutanım benim hatırlamadınız mı? hani telefonla görüşmüştük allah razı olsun yardım etmiştiniz,
bu gözlüğü çıkarttı baktı, şaşırdı,
evladım sana ne olmuş böyle? erimişsin resmen, saç sakal toz toprak içinde gel çocuğum otur şöle geç tanıyamadım değişmissin dedi,
amk zaten ben aynaya baktım daha sonra ben bile tanıyamadım kendimi gözler çökmüş bitmiş vaziyetteyiz yani,
anlat evladım nasısın iyimisin dedi,
dedim komutanım iyiyim sağolun, bir maruzatım var onu sorup gitmek istiyorum sizi meşgul etmek istemem,
sor çocuğum dedi,
dedim komutanım bahadır buraya geldi bizden önce hani benimle birlikte olan arkadaş hatırlarsınız, ne oldu biraz sıkıntısı vardı,
dedi oğlum onu diyarbakıra sevk ettim, pek iyi değildi,
nası iyi değildi komutanım nesi vardı dedim,
titreme geçiriyordu evladım, sakinleştirici veriyorduk bir kaç gün sonra baktık ilacın pek faydası olmadı, bizde diyarbakıra gönderdik 10 15 gün önce,
peki komutanım nası bilgi alabilirim dedim,
arıyarak öğrenebilirsin dedi demesine de nereyi arıyosun amk ya her yeri aramak yasak.
sağolun komutanım dedim çıktım.
Tümünü Göster