+1
DEĞDi LAN PiÇLER... ÇOĞUMUZA AYNI BEN DEDiRTECEK CiNSTEN
ADAMIN EDEBiYATI BiLE HAYRAN BIRAKTI AMK
ÖZET: ÖZET FALANDA YOK AMK OKUYUN.
1. 30 yaşındaki bir adamı değiştirmeye çalışmak neye benzer canım kardeşim, anlatayım mı sana? bakraç var ya bakraç, bildin mi bakracı? bunun içine zaman zaman kaynar su ya da kaynar süt neyi koyarlar. "yavrııım, şu bakracı bi getiriver hele bu yanlı. he mi daşşaana gümüş taktığım?". getireyim getirmesine de nine, sen bu dıbına koduğumun bakracının kulbunu da aynı metal malzemeden yapmışın? tutamıyorum ki. ulan bakraç pişmiş, süt pişmemiş. öyle bir sıcaklık. işte, 30 yaşındaki bir adamı değiştirmeye çalışmak, o bakracı maşasız nesiz çıplak elle nineye kadar taşımaya benzer. on beşinci yüzyılın ünlü matematikçisi ali kuşçu'nun bu konuda yazdığı beyit dilden dile dolaşır durur:
a noktasından hareket eden bir çocuk, elinde kaynar bir bakraçla b noktasındaki nineye doğru yola çıkmıştır.
zalım nineye vururum allah deyu deyu.
beraber olduğu bütün kızlarla ciddi düşünen bir alemlerin tavşanı ben mi varım şu gibtiğimin yerinde inanın çok merak ediyorum. benimle ciddi düşünmeyen kızlarla dahi ileriye yönelik planlar kurdum lan. vakti evvel gripten geberirken bayağı normal arkadaş olarak takıldığımız ve çok da sık görüşmediğimiz bir kıza msn'de muhabbet arasında hasta olduğumu söylemiştim. muhabbet epey uzadı, iş kızın evime gelip çorba yapmasına kadar dayandı. bir iki saat kadar sonra geldi eve, çorbayı içtik, öyle beraber film falan seyrederken bi anda yiyişmeye başlamıştık. bildiğin plansız programsız, beklemediğim bi yiyiş dönüyo. hemen sevgili tribine girmiştim. kızın babası asker, ertesi sene tayini çıkacak, "eee nasıl görüşcez seneye" falan diyorum. ya ne diyon oğlum sen? işte ne bileyim, ertesi gün kızın kuyumcuya gidip altın bozdurması gerekiyo, "dur beraber gidicez, ben zütürcem seni" falan diye her taka müdahil bi gavat. karının resmen kabusu oldum lan. ulan arkamdan "aaaaa yapıştı be herif. ilk fırsatta çekiyorum gibtiri şekerim. altı üstü iki züt ellettik, o da sadakası olsun eşşoğlueşşeğin" diye muhabbet çevirmediyse ben de hiçbi şey bilmiyorum.
şimdiki bahse konu sevgilim de elbette ciddi düşündüğüm kurbanlarımdan biriydi. belki de cümlemizin hayatına teğet, haybeci bir yirmi birinci yüzyıl aşk hikayesi kardeşlerim...
pek ideal sevgili sayılmam. hatta inkar da etmem, ayının biriyimdir. kızı fazlaca sahiplenirim, giyim kuşamı dahil her takuna müdahale ederim, gözümün tutmadığı erkek arkadaşlarıyla görüştürmem, romantizmden anlamam, sevgililer günü kutlamam. seyahat etmeyi severim, anlatılmaz yaşanırım. neyse, küçüklüğümden beri kızlarla pek arkadaşlık da yapamadığım için yontulamadım. fakat bu ayılıklarımın farkında olduğum için ilişkiye başladığım bütün kızlara en başında böyle bir insan olduğumu açık açık anlattım. göze alanlarla başladık işte dıbına koyim, hikaye bu.
beni samimiyetle sevdiğine inandığım bu kız, her türlü ayılığımı bir güzel çekti allah'ı var, hakkını vermek lazım. zaten tanıştığımız zaman adımı söylediğimde "enis mi? en sevdiğim isim" diyerek o biçim bir golle başlamıştı mevzuya. ulan tabii ki adımın herhangi birinin en sevdiği isim olabileceğine ben de inanmıyorum. zaten isim konusunda takıntılı ve şanssız bir adamım. takıntılı olmamda ilkokuldan beri "enis, zütüne girsin penis" adlı aruz vezniyle yazılmış, hala gün geçtikçe içinden yeni sırların ortaya çıktığı o büyük ve gizemli şiirle muhatap olmamın etkisi olabilir. ya da yeni tanıştığım adamların enis'i enes ya da deniz olarak algılıyor olmasının mı ("memnun oldum esin" cümlesini tüm kulaklarımla duymuşluğum vakidir. domalsak gibecek herif) tam olarak bilemiyorum. ve aynı zamanda şanssızım da. eskiden olurdu lan, hala da duyuyorsunuzdur, geceleri hamile kadınların rüyasına bazı tipler girip "kızın olacak, adını şu koy bu koy" falan derlerdi. bizim validenin rüyasına da girmiş. herifin dediği lafa bak: "bir oğlun olacak. adını yekta koy". yekta mı? ulan elalemin rüyasına giren ak sakallı dede gelecekten haber verir, kayıp eşyanın yerini söyler, at yarışı sonucu falan bildirir, bizimki benim hayatımı gibmek peşinde. milyonlarca isim arasından nerden de buldun yekta'yı? validenin rüya gibi mevzulara peki itimadı olmadığı için koymamış yekta'yı, ama bizi de bir ömür boyu necip milletimi enis diye bir ismin gerçekten var olduğuna ikna etme göreviyle baş başa bıraktı. şanssızım tabii dıbına koyim.
kıza hakikaten kanım ısındı. benim hayvanlıklarım dışında her şey gayet güzel gidiyor. ama ayıyım işte, sorun burada zaten. hani derler ya, ilişkide çiftlerden biri ilişkinin beyni, diğeri kalbidir. bizim ilişkiye bakıyorum; kız mantığıyla ilişkinin beyni oldu, sevgisiyle yüreği ve arada nefes almamızı sağladığı için ciğeri... dıbına koduğumun ortamı sakatatçı dükkanına dönmüş, ben kendime bir rol ayarlayamadım arkadaş. artık ben de ilişkinin daşşağı mı oldum, noldum anlamadım.