+4
-32
biraz uzun gelebilir ama innanın okumanıza değecek.
beyler bizim apartmanın altında küçük bi giyim mağazası var. orayı işleten karı 40 civarında, beyaz tenli, siyah saçlı, dolgun vücutlu tam benim ilgi duyduğum karı tipi. bu dükkana gündüz paso kadınlar geliyo. kıyafet alıyolar, sipariş veriyolar vs. hepsi de böyle arabalı paralı yani karı iyi iş yapıyo. siteye taşındıktan bi kaç ay sonra farkettim bunu. daha önce dikkat etmemiştim. aslında kendi halinde, öyle çok gösterişli giyinmeyen bi karı ama içinde huurluk olduğunu sonradan öğrendim.
okuldan gelirken hep bunun dükkanın önünden geçerek eve gidiyodum, bu da genelde içerde oluyodu. gördüğümde de selam veriyodum iyi niyetle. havalar ısınınca kapının önüne masa sandalye falan koymuş, gelen karılarla birlikte oturuyodu. zaten o zaman farkettim bunu. diz hizasında bi etek giymişti, bacak bacak üstüne atmış. bacaklar biraz etli butlu ama çok şekilli. karı hiç ilgimi çekmiyodu ama o an içim gitti. o günden sonra bu kadını daha dikkatle izlemeye başlamıştım ama aklımda gibiş mikiş planı yok. çok uzak geliyo. zaten evlidir falan dedim. gerçi hiç erkek gitmiyodu dükkana. yüzüğü var mı yok mu diye de dikkat etmemiştim. yaz okuluna kalmıştım o sene bizim 2 arkadaş memlekete gitti ben evde tektim. tabi eve her giriş çıkışta bunu süzüyordum. bi gün eve girerken bunu giriş kapısının perdesini takarken gördüm. beni farketmemişti. yanaştım yanına ve yardıma ihtiyacınız var mı diye sordum. döndü bana, yok canım hallettim çok sağol dedi. sonra bişey demedim ben de görüşürüz deyip çıktım eve.
artık sürekli dışarı çıkmak istiyodum onu görmek, bişeyler konuşmak için. sürekli markete falan gidiyodum. sitenin diğer kapısından çıkmam gerekse bile onun ordan geçiyodum. bi gün yine çıktım evden bu oturuyodu kapı önünde, sigara içiyodu. gülümseyerek merhaba nasılsınız dedim. kadın çok tatlı dilli bişey. iyiyim canım sen nasılsın dedi. biraz muhabbet açtım orada. öğrenci olduğumu falan söyledim. biliyorum zaten sizi dedi. sen napıyosun abla, iş güç nasıl gidiyo muhabbetlerine girdim. sıkıcı işte ya hergün aynı şey sabah geliyorum akşam gidiyorum dedi. sonra dedim uzakta mı oturuyosunuz? meğerse hemen üst sokaktaymış. yürüyerek gidip geliyodu zaten işe. çok samimi değiliz ama baya heyecanlanmaya başladım konuşurken. tabi o sıralar çok özel şeyler soramıyorum ama bi yandan da cesaret veriyo sanki kadın bana. o an öyle hissettim. sonra ayrıldım bunun yanından gittim markete bişeyler almaya. dönüşte diğer kapıdan girdim içeri buna görünmüyüm diye. nedenini ben de bilmiyorum. onunla yakınlaşmak çok heyecanlandırmıştı beni ama bana ne gözle bakacağını kestirememek de tedirgin ediyodu bi yandan.
bi yandan da düşünüyodum acaba genç birine ilgi duyar mı falan diye. muhabbet de ilerliyordu iyiden iyiye. hergün daha samimi oluyoduk. artık bunu gibme planlarını ister istemez düşünüyodum. bazen beni yanına davet ediyodu müşteri yokken. hayatında biri muhtemelen yoktu ama yine de merak ediyordum. bi gün yanında laflarken sordum buna çoluk çocuk var mı diye. bi kızı varmış. bu sene üniversite 1. sınıfı bitirdi dedi. o da yaz okulundaymış. kocası olup olmadığını soramıyodum tabi. birden çullanırsam araya mesafe koyar diye düşündüm. o gün de havadan sudan konuşmaya devam ettik. bende de biraz çekingenlik vardı ona karşı. gıdım gıdım öğreniyodum hayatındaki ayrıntıları. ama öğrendikçe merakım azalacağına artıyodu amk. içim içimi yedi. ulan dedim üstüne düşücem karının ama ya erkeği varsa. herşey boşa gittiği yetmiyomuş gibi bomtak kalırım, bi daha yüzüne de bakamam, eve giderken önünden bile geçemem diye düşünüyodum.
artık buna nasıl sorarım kocasının olup olmadığını diye bayağı bi kafa patlattım. sonra bigün işten güçten konuşuyoduk yine, kira verdiğini söyledi dükkana. orada sıkıştırdım soruyu. kendi başınıza mı açtınız dükkanı, eşinizin mi üzerine diye. yok dedi eşimle ayrılalı tam 10 yıl oldu. hadi ya dedim. tabi içimden sevinç çığlıkları atıyorum. umarım sizi çok rencide eden bir sebep olmamıştır dedim. yok dedi anlaşamadık ama ayrılığın iyisi olmaz dedi. konuyu orada kapattık. ama samimiyetimiz ilerlemişti iyice. artık yüzüm tutuyodu özel sorular sormaya. buna bi telefon geldi sonra bi müşteriden. sipariş mi ne almış, onları yetiştirmesi gerekiyomuş. ben de daha fazla meşgul etmedim bunu. hadi görüşürüz derken yanak yanağa öpüştük. o an çok yakın hissettim kendimi ona. sanki sadece cinsel istek yoktu içimde başka türlü arzuluyodum. tam karar verememiştim ne olduğuna ama yine de onu istediğim bi gerçekti. eve gidince içim huzur doldu. artık atılımlarımı rahat rahat yapabilecektim. üstümde bi baskı yoktu, endişelerim de azalmıştı ve artık çok hafiflemiş hissediyodum kendimi.
bazen bunun işi çıkıyodu, ben dükkanını bekliyodum falan. bana güvenmeye başlamıştı. gelen müşterileri bekletiyodum, bu da işini halledip geliyodu. bana da soruyolardı bazen yakını mısın diye. bu yukarıda oturuyorum çok severim kendisini diyodum soranlara. zaten telefonunu da bu vesileyle aldım. bazen evine gittiğinde işi uzayınca aramam gerekiyodu falan. bi gün yine laf lafı açtı bu erkeklerden sitem etmeye başladı. sordum buna ne problem yaşadığını. anlattı. bunun kocası sinir hastasıymış, sürekli kavga ve huzursuzluk çıkarıyomuş evlilik hayatı genellikle mutsuz geçmiş. kocası düzelmeyince yaşlığını da çekmek istememiş ayrılmışlar. neyse dedim ona. ihanet, şiddet gibi aşağılayıcı sorunlarla karşılaşmamışsın. aslında şiddet de oldu ama genel sorun huzursuzluktu dedi. kızı da küçükmüş ayrıldıklarında, mahkeme annesinin yanına vermiş. ana kız daha mutluyuz dedi. peki dedim hiç evlenmeyi düşünmedin mi? yok dedi. erkeklerden tiksiniyodum hatta ayrıldığımızda. hiçbir erkekle de yakınlaşmadım dedi. onu pohpohlamaya başladım ben de. işte kendi ayakları üzerinde duran kadınların daha güçlü olduğundan, onlara hayranlık duyduğumdan falan bahsettim. konuşmalarım hoşuna gidiyodu sanki. anlatırken böyle o anı yaşarmışcasına anlatıyodu. nezaketen zorla cevap veriyomuş gibi değildi pek. bundan sonra da kimseyle birlikte olmicak mısın dedim. kısmet dedi belli olmaz ama pek ihtimal vermiyorum, zaten umudumu da kestim dedi.
burda bi jeton düştü bende. yeniden umutlanmak istiyo gibiydi. sonuçta kadının yaşı çok ileri değildi ve kadınsı ihtiyaçları devam ediyodur diye düşündüm. bide böyle bu yaştan sonra kim beni beğensin gibilerinden çaresizlik içeren laflar söylüyodu. bu da benim için süper bi kozdu ama akıllıca hareket etmek gerekiyodu. yok ya dedim. senin gibi bi kadına çoğu erkek ihtiyaç duyar. zaten gençsin ve kendine yetiyosun... bunu bayağı bi havaya soktum. bi gün yine yanına gideyim dedim. baktım içerde karılar var. biraz bekledim çıkmalarını. onlar gidince de gittim yanına oturduk yine. başladık muhabbet etmeye. yine aynı konulardan konuşuyoruz ve buna gaz vermeye devam ediyorum. kadın laf arasında uzun süredir bi erkekten ilgi görmediğini, benim onu biraz şımarttığımı söyleyiverdi. aha dedim oldu bu iş. ne kadar yavşaklaşmak istemesem de elimde değildi. sen bunları haketmesen söylemem, beni tanıyosun zaten artık dedim. kadına uzun zamandır ihtiyacı olan güveni aşıladığımı anladım.
3. entry'den devam ediyorum