-5
artık kocası gibimde değildi ama kadını her yönüyle tanımıyodum sonuçta. kocasını falan sordum hiç aramadı mı seni, barışmak istemedi mi dedim? yok dedi zaten ilişiğimi kestim tamamen, telefonumu değiştirdim, evimi taşıdım dedi. aslında sen bence istemedin hayatına kimsenin girmesini dedim. yoksa hiçbir engelin yok. ihtiyaç mı duymadın bugüne kadar dedim. aslında ihtiyaç duydum ama kötü bir evlilik geçirdiğim için daha temkinliyim erkeklere karşı. bir de bu yaştan sonra kimsenin hizmetçiliğini yapmak istemiyorum. hastalığıyla yaşlılığıyla uğraşamam, o yüzden düşünmedim dedi. e genç bulalım sana diye espri yaptım, histerik bi kahkaha attı. acaba taşak mı geçiyo diye düşündüm o an. ama bana çok yakın davranıyodu. sürekli canım cicim diyodu. o yüzden aynı rahatlıkla devam ediyodum konuşmaya. en son kalkarken sana çare bulucam söz bak dedim. tamam kimmiş o bahtsız diye güldü. bu gece rüyana girecek merak etme dedim. sonra vedalaştık. gece buna ilk kez mesaj attım. rüyaya daldın mı:) yok dedi, birazdan dalarım ama. tamam, güzel haberlerini bekliyorum dedim. başka mesaj atmadım o gece.
ulan olum olacak bu iş dedim kendi kendime, ama olmama ihtimali artık çok daha taktan ve can sıkıcıydı. düşünsenize amk keklik çantaya girdi girecek. ordan sonra kaçırmak daha pis koyardı. ertesi gün gittim yanına, dedim prensi gördün mü? gördüm ya dedi, ama yüzünü göremedim bi türlü deyip güldü. olsun o seni görmüşse peşini bırakmaz dedim. hadi bakalım dedi. neredeyse gün boyu yanında kaldım. dersleri falan da sallıyodum zaten. bikaç işine yardım ettim. iyi ki varsın ya dedi bana. hem yardımcım, hem sırdaşım oldun. ben de her zaman yanında olduğumu ve istediği sürece olmaya devam edeceğimi söyledim. akşam direk eve mi gideceksin diye sordum. evet, neden dedi. dedim işin yoksa belki bi yerde oturup bişeyler içeriz. yok dedi evde bi ton işim var ama başka gün gideriz. ok dedim.
biraz bozuldum buna. bi süre yanına gitmesem mi acaba diye düşündüm. çünkü beklediğimden hızlı yakınlaşmıştık. karı abaza mıydı, eğlence mi istiyodu pek anlamıyodum. renk de vermiyodu amk. sonra 2-3 gün yanına uğramadım. bi gün beni gördü dükkanın önünden geçerken, hayırdır dedi görünmüyosun pek. haftaya sınavlar var ya dedim onlara biraz bakmam gerekiyo, yoksa çakıcam. tamam ama burayı da ihmal etme dedi. o an tüm moral bozukluğum bitti. tamam dedim, sen neler yaptın görüşmeyeli. aynı bildiğin gibiyim dedi. en son bıraktığımda daha iyiydin, umarım hala öylesindir dedim. evet, sayende dedi gülerek. akşam buna mesaj çektim yine. işin var mı hala dedim. yok işim. canım da sıkkın ama saat geç oldu dedi. geleyim yanına demeye yüzüm tutmadı amk. yarın çıkarız diye sözleştik. ertesi akşam dükkanını beraber kapattık. gittik bi cafeye. konuştuk bi ton.
dışarıda ne ben büyük birinin yanındaymış gibi davranıyordum, ne de o ufak birinin yanındaymış gibi. bi ara konu yine kadın erkek ilişkisine geldi. erkekler neden kadınlara ihtiyaç duyar, kadın lar neden erkeklere itiyaç duyar diye konuşuyorduk. lafı sürekli cinselliği getirmeye çalışıyordum. getirdim de. erkekler için aşk aslında dış görünüşten ibarettir dedim. neden dedi. bir erkek aşıksa, aşık olduğu kişinin tüm şerefsizliklerine katlanır yalan mı dedim. doğru dedi. demek ki ruh güzelliği ile aşkın pek alakası yokmuş değil mi dedim. hak verdi bana. kadınlar ise güven duydukları erkeklere aşık olurlar. güç ve şefkat ararlar ve kendilerini güvende hissetmek isterler dedi. peki bunları bulan kadın aldatmaz mı diye sordum. aldatır, kadına göre değişir dedi. peki onların aradığı ne dedim. her kadın kadınlığını yaşamak ister ama çoğu yaşayamaz, ilişkide tatmin olan genelde erkektir dedi. artık konu iyice cinselliğe kaymıştı. yoksa senin de boşanmanın sebeplerinden biri bu muydu diye sordum. işte orada ağzındaki baklayı çıkardı. aslında yeterince tatmin olsaydım belki bazı huylarına katlanırdım, ama buna çok uzaktı dedi. ilk günkü heyecanın ilerleyen yıllarda kalmadığını söyledi. zaten kadının özgürlüğünü doasıya yaşayabildiği bir toplumda değiliz dedi. onu orada da iyice gazladım. haklısın, doğru söylüyosun, toplum şöyle, erkekler böyle diye bi ton muhabbete girdik.
artık gözünde doğru kişi rolünü iyi oynadığımı düşünüyordum. bana kimseye söylemeyeceği şeyleri söylüyordu. işi ilerletip buna fanztezileri olup olmadığını bile sormuştum amk. o derece yılışıklaşmıştık. ama kaldırıyodu yaptığım esprileri. bu rahatlığı da bana güven veriyodu. saat ilerledi oradan kalktık. onu evine bırakırken yolda da hararetli konuşmalarımız devam ediyordu. içimde bu sefer umut vardı, kesin eve çağırır dedim. tam apartmanının önünde konuşuyoduk, içeri giren bi komşusu gördü bunu. başladılar muhabbete. içimden nasıl küfrediyorum kaltağa. karı gitmek bilmiyo. ananı gibiyim dedim bu gece de olmadı. nerden geliyosunuz diye sordu huur. karıyı tanıştırdı benle. bu benim komşum, yolda karşılaştık, sağolsun çok centilmen diye övmeye başladı beni. anladım ki bu gece o gece değildi. vedalaşıp gittim, ama bi yandan da kafeye gittiğimizi saklaması çok hoşuma gitmişti. benimle gizli saklı şeyler yapıyordu artık. ertesi sabah erkenden yanına gittim. neden kafeye gittiğimizi söylemediğini sordum. esnafım ben ve çevrem bunu hoş karşılamayabilir, hem herkes bilmek zorunda değil demi dedi. güldüm, öyle tabii, peki bilmedikleri başka şeyler de olur değil mi diye sordum. güldü, bilmiyorum artık dedi. bu akşam işin var mı diye sordum. bu akşam da işim yok dedi. tamam dedim yine gidelim bi yerlere, seninle sohbet güzel oluyo dedim. bu arada günlerden cumartesiydi ve cumartesileri öğleden sonra dükkanı kapatıyodu karı. akşam biraz geç çıkarız dedi. öğleden sonra arkadaşları gelecekmiş evine. gün varmış. ortalığı toparlarım biraz dedi.
tamam dedim ben her saat müsaitim. istediğin saatte çıkarız. zaten ertesi gün tatilsin dedim. aslında en uygun gündü. gece evine gitsem istediğimiz kadar takılırdık. bi yandan da düşünmeye başladım acaba ne yapsam, bu yaştaki karı nelerden hoşlanır diye. ama beni isteyeceğine göre demek ki gençlerin enerjisinden hoşlanıyor diye düşündüm. yoksa benle ne işi vardı. yine de heyecanlanıyordum. o karıyı tatmin etmek benim için tam bir zafer olacaktı. biraz züt kalkıklığı da hissediyordum. neyse öğlen oldu, karı evine gitti. ben de evde tam neler yapmam gerektiğini düşünürken telefonum çaldı. açtım baktım o arıyo. biraz sonra bana gelebilir misin dedi. tamam gelirim, ne oldu diye sordum. ya gel işte diye cilveli cilveli konuşmaya başladı. tamam geliyorum birazdan dedim, fazla soru sormadım. içimden düşündüm bunun günü yok muydu? acaba iptal mi oldu da beni çağırıyo dedim. neyse yola koyuldum, bi yandan da meraktan çatlıyorum. girdim apartmanına, çıktım bunun evinin olduğu kata. içerden kadın sesleri geliyo. belli ki gün var. çaldım kapıyı, açtı sonra. gel içeri dedi. şey, girmiyim ben içerisi dolu dedim. gel gel, bişey olmaz dedi. sonra içeri bi girdim, baktım anneleriniz orada oturuyor. hepsinin üstünde birer gecelik ve beni görünce açtılar bacaklarını. döndüm karıya dedim noluyo? bu kadınların hepsi seninle gibişmek istiyo dedi. oha be harbimiiiii diye ağzımın suları aktı. atladım annelerinizin üstüne. bi ona bi buna. ama nasıl gibiyorum. karılar zevkten 4 köşe oldular. 3 saat boyunca gibtim hepsini. en az 2'şer posta gittim her birine. sonra işte siz doğdunuz. neyse dinlediğiniz için teşekkürler. hepinize iyi geceler. bu arada hikaye hakkındaki yorumlarınızı da bekliyorum beyler, umarım hepinize faydalı olmuştur. günlük hayatınızda işinize yarayacak bir çok tüyo olduğunu düşünüyorum. okumayan kalmasın bu gibiş hikayesini. özellikle mature sevenlere tavsiye ederim...
Tümünü Göster