1. 26.
    +2 -1
    neyse devam ediyorum.

    oltayı yere sabitledikten sonra yakındaki ağaçların yanına gölgeye gittim. ama her yer böcek kaynıyodu. daha temiz bi yer bulmak için ilerdeki ormana girmeye karar verdim. ormanın ağaçlarının sıklığından neredeyse güneş gözükmüyordu. hava burda daha serindi. ama her yer çalı çırpı gibi otlarla kaplıydı. yürüdükçe pantolonuma pıtıraklar yapışmıştı. bi yandan onları kopartayım bi yandan onları temizlemeye çalışıyor bi yandan yürüyordum. iyice tepem atmıştı sinirden nereye gittiğime bakmıyorken aniden bi kuyuya düştüm.

    bayılmışım.

    uyandığımda her yer kapkaranlıktı. "imdat! kimse yok mu?! beni duyan yok mu! burdayım!" diye bağırdım ama cırcır böceklerinin sesinden başka cevap veren yoktu. yukarı tırmanmaya çalıştım ama düşmenin etkisiyle olsa gerek sol ayak bileğim ağrıyordu. yukarı tırmanamadım. kuyunun dibindeki az suyun seviyesi anca bileklerime kadar geliyordu.

    çaresizce sağa sola gitmeye başladım ve birden kuyunun duvarında tünel gibi bi delik olduğunu farkettim. tekrar yukarı bağırdım. ama kimse yardıma gelicek gibi değildi. "belki burdan bi çıkış vardır" diye tünele doğru ilerledim. delik benim sürünerek geçebileceğim kadar genişti. içeri girdim ve ilerlemeye başladım. ellerim balçığa değdikçe iğreniyordum. arada böceklerin sırtımda yürüdüklerini hissederek irkiliyordum. ilerde belli belirsiz minik bi ışık gördüm. "çıkışa yaklaşıyorum" diye düşünerek ilerledim ki o ışığın bir değil 2 tane olduğunu ve bana bakan gözler olduklarını farkedince hemen aksi yöne doğru hızla ilerlemeye çabaladım. fısıltıyla bi ses bana "gitme" dedi sanki.

    neyse düştüğüm yere soluk soluğa geri dönünce beni aramaya gelen insanların seslerini duydum. beni gelip kurtardılar. "naptın olm sen bu ormana kimse girmez" dedi bi amca.
    ···
   tümünü göster