1. 101.
    0
    Antepli bir arkadaşım vardı.
    Çocuğun gözleri fal taşı gibi açıktı hep. Çocuğun yanında "cin" dediğin zaman ağız yüz şekil oldurdu. O yüzden yanından mevzu bahisi yapılmazdı. Yapılacağını hissettiği anda oradan uzaklaşırdı. Neyse efendim. Çocuğa niye böyle olduğunu sorduk. Anlatmaya başladı.
    Gaziantepte nenemin evi mağara gibi bir yerde dedi. Mağaranın belli bölümünün altın olduğu fark edilmiş. Çünkü geçmişten beri böyle dedikodular oluyormuş. Velhasıl bunlar en son var mı yok mu diye dedektör alıyorlar duvar vuruyorlar duvar baştan aşağı yüksek seviyede altını gösteriyor. Adamlar Matkap vs bulup çıkarmaya çalışıyorlar. Matkap patlıyor yenisi getiriliyor onlarında motoru bozuluyor vs. En son çekiç vs getirip vurmaya başlıyorlar vurdukları çekiç ısınmaya başlıyor bırakıyorlar. anlıyorlar ki o an tılsım var bu işte. Bir hoca çağrıyorlar ve defineci.
    Hoca bir odaya girip cinle konuşmakta ve şöyle demekteymiş. Buradaki altınlar benim çocuğumun çocuğum altınlarını vermek karşılığında sizden bir şey istemekte. O arada dışarda olan benim arkadaşımda yakışıklı renkli gözlü bir çocuk olduğu için çocuk cin bunu görmüş annesine demiş ki ben altınları veririm fakat bu çocuğu istiyorum diye. Hoca çocuğu istediklerini ailesine bildirdikten sonra cevap istiyor. Bunlar yok demiş. Onlarda madem vermiyorsunuz size de altın yok demiş. Size daha musallat olduk demiş. Arkadaşım o günden sonra şekil olmaya başlamış aynı hoca bir tane muska yazmış vermiş buna. Velhasıl çocuk ne zaman lafı açılsa kafayı yiyor.
    Yalansız dolanız gerçektir.
    ···
   tümünü göster