1. 101.
    0
    Zamanda yolculuk yapabilen bir Fizikçi olduğumuzu ve şuanda yalnız başımıza bir parkta yürüdüğümüzü düşünelim.
    Karşıdaki bankta çok hoş bir bayan oturuyor olsun.Bu bayanı görür görmez ona karşı birşeyler hissediyoruz.
    Hem bayanla tanışmak hem de centilmenlik yapmak amacıyla az ilerdeki ağaçtan hoş kokulu bir çiçek kopartmaya karar veriyoruz.
    Bunun için yolun karşısına geçmemiz gerekiyor. Heyecanlı olduğumuz için acele ediyoruz ve hızla
    gelmekte olan bir araba tam bize çarpacakken bir mucize oluyor ve arabanın tekeri patlıyor. Araba
    kontrolünü kaybediyor ve kaldırıma çıkıp duvara tosluyor. Arabanın şoförü hayatını kaybediyor.
    Buna çok üzülüyoruz ama yapmak üzere olduğumuz işi de yarım bırakmamak için çiçeği koparıp kıza
    doğru yürümeye başlıyoruz. Demin ölen adamın , aslında bizim çizdiğimiz kaderin kuklası olduğunun
    henüz farkında değiliz.
    Bankta oturan kıza yaklaşıp tanışmak istediğimizi söylüyoruz. Biraz sohbet ettikten sonra cebimizden
    çıkardığımız çiçeği ona uzatıyoruz. Kız çok mutlu oluyor.Ve hemen ardından onu yemeğe davet ediyoruz.
    Ona buluşacağımız yer ve saatin yazılı olduğu bir kağıt verip oradan ayrılıyoruz.

    Biraz ilerledikten sonra az önce kaza yapan adam aklımıza geliyor. Sonra bir an orda ölmemiz gerektiğini
    ama zamanda geçmişe gidip o tekerleğin geçeceği yere bir çivi koymuş olabileceğimizi düşünüyoruz.
    Bundan tam anlamıyla emin olamayız çünkü aslında şuanda çok daha ileri bir zamanda olmamız da gerekebilir.
    Belki de gelecekten gelip geçmişi değiştirmek istemişizdir.

    Zamanda yolculuğun en büyük paradoksu bütün zamanların aynı anda işlemesidir.Bir kere bu yolculuğa
    çıkarsanız hangi zamanda olduğunuzu şaşırabilir ve kaderin akışını değiştirerek bazı sorunlar
    yaratabilirsiniz. Başka bir değişle paralel evrenlere sapabilirsiniz.

    Bunları düşünürken o adamın ölmemesi gerektiğine karar veriyoruz.Ve zamanda geçmişe gidip o çiviyi
    oradan kaldırıyoruz.(Biz zamanda geçmişe giderken şu anda normal zamandaki olaylar olağan şekilde
    devam ediyor. Yani kıza bir çiçek ve üzerinde bulaşacağımız yerin yazılı olduğu kağıt parçası verdik. Hatta kızla buluştuk belki de ona evlenme teklif ettik vs... )
    Geçmişe gidip çiviyi oradan kaldırıyoruz ve bu olay kaderi değiştiriyor.Bir evrenden ötekine
    geçmiş oluyoruz. Bizim evrenimizde kızla tanıştık ve bunun gerçekleşmesi için bir adamın ölmesi gerekti.

    Zaman çizelgesinde ufacık bir olayı değiştirmek bile uzay-zaman eğrisinde bükülmeye yol açar ve
    olayların akışını değiştirir.
    Eğer zamanda yolculuk yapan bir insansanız şuan yaşadığımız olaylar tek bir evrende geçemez. Geçmesi
    mümkün değil.Çünkü benim bildiğim insanoğlu zamanda yolculuk yapabilme yeteneğine sahipse bunu kullanır.
    Ve zaman çizelgesinde mutlaka birşeyleri değiştirir.Bu da inanılmaz paradokslara yol açar ve sonunda
    kaosa sürüklenir.

    Bizim olayımızda buna örnek verelim.
    Paralel evrenimiz olmasaydı biz o çiviyi yoldan kaldırdığımızda aslında arabanın tekeri patlamamış olurdu.
    Ve süratle gelen araba bize çarpıp ölmemize neden olurdu.Ve kızla da hiç tanışmamış olurduk.

    Peki bu olursa kızın elindeki çiçek ve adres yazılı kağıt nereden geldi?
    Kız muhtemelen kafayı yediğini düşünürdü.Çünkü az önce bir olay yaşadı ve şuan ne olduğu hakkında
    en ufak bir fikri bile yok.
    Kız aslında bu olayı yaşadı , kesinlikle unutmadı.

    Bir insanın yaşadığı bir deneyimi hatırlamaması için muhtemel iki seçenek vardır.

    - ya unutmuştur.
    - ya da zaman çizelgesinde o olay silinmiştir.

    Buraya kadar soruya olan cevabımı verdim burdan sonraki kısım bahsettiğim şeyin açıklaması ve nasıl olması gerektiği üzerine.

    Zamanda yolculuk olayı henüz gerçekleşememiş bir olay olduğundan bu yorum pratikte imkansız gibi olabilir.Ama asıl önemli olan şu:
    Eğer zamanda yolculuk edebilirsek , bir olayı değiştirdiğimiz zaman o olayın akışı da değişmek zorundadır.
    Yani ben geçmişe gidip Einstein'i öldürürsem bugün sizin izafiyet Teorisi nden bihaber olmanız gerekir.Çünkü Einstein öldüyse , ölmüştür.Ve ölen birinin teori yazması imkansızdır.

    Ama o teorinin yazılması şarttır!
    O teori yazılmalı ki ben zamanda yolculuk edebileyim. Peki bu nasıl olabilir?
    Bir olay hem gerçekleşip hem gerçekleşmeyebilir mi?
    Bunun mümkün olabilmesinin tek açıklaması paralel evrendir.
    Şu anda bizimle beraber sonsuz kadar paralel evrenimiz vardır.Bu evrenler bizimle birlikte ilerliyor.
    Ne zaman birşey yapmaya karar versem , başka bir paralel evrende başka birşey yapmaya karar veriyorum.

    Parelel evrenlere p1-p2-p3-p4... diye numara verelim.

    Yolda yürürken bir dondurmacı gördüm:

    p1-Canım çekti ve almak istiyorum. Gidip aldım.Ölmeden yedim.Ölmeden yoluma devam ettim.
    p2-Canım çekti ve almak istiyorum. Gidip aldım.Ölmeden yedim.Öldüm.
    p3-Canım çekti ve almak istiyorum. Gidip aldım.Öldüm.
    p4-Canım çekti ve almak istiyorum. Gidip alamadan öldüm.
    p5-Canım çekti ama para harcamak istemedim.Ölmeden yoluma devam ettim.
    p5^5-Canım çekti ama para harcamak istemedim.Öldüm
    p6-Canım çekmedi dolayısıyla almadım.Ölmeden yoluma devam ettim.
    p6^6-Canım çekmedi dolayısıyla almadım.Öldüm.

    Gördüğünüz gibi paralel evrenlerde sürekli farklı şeyler yapıyorum.Bir evrende ölüyken ötekinde yaşıyorum.
    Birinde kader farklı işlerken öbüründe daha farklı işleyebiliyor.

    işte zamanda yolculuk yapıp geçmişi değiştirdiğimizde bir paralel evren daha yaratmış oluyoruz.
    Çünkü olaylar olması gerekenin dışında gelişiyor.
    Bunun soruyla olan alakası bu.Bunu anlatmaya çalışıyorum.

    Eğer geçmişe gidip değiştirdiğim zaman çizelgesi ZATEN VAR OLAN BiR PARALEL EVREN in çizelgesiyse o zaman
    Yaşadığım iki evren de birbiriyle çakışmış olur.

    Beden geçmişe veya geleceğe gidemez. Bunu yapan zihindir.
    Bir fareyi yeni kurduğunuz bir labirent düzeneğine bırakıyorsunuz diyelim.
    Fare ilk seferde çıkamaz. Yanlış odalara girer , çıkar belki de uzun bir süre sonra labirentin sonunu bulur.
    Farenin labirentin sonunu bulması için bu olayların gerçekleşmesi gerekir.
    Yani fare yanlış kapılara girmeden doğrusunu bulamaz.
    Zaman çizelgesinde gerçekleşmesi şart olan olaylar zinciridir bu.
    Fare labirenti bir kere çözdüyse artık hep tek seferde o labirenti bitirir.

    O fareyi zamanda yolculuğa çıkartıp gereleceğe zütürdüğümüzü düşünelim.
    Fare ilk defa konulduğu bir labirenti tek seferde geçtiğinde şaşırırız.
    Çünkü o labirenti o fareye henüz öğretmedik.1 saat sonra öğretecektik.
    Fare 1 saat ileriye gittiğinde uzay-zaman eğrisini büküp labirenti öğrenmiş oldu.Bu esnada olaylar akışına devam etti.Biz de öyle...

    Yani beden zaman yolculuğu yapamaz , zihin yapabilir.

    Zaten zamanda yolculuk yapmak için kütlesiz olmak gerekir.
    Hepimizin bedeni bir kütleye sahiptir. Işık hızına ulaşmak için sonsuz kütle gerekeceğini de biliyoruz.
    Yani bedenimizin zaman yolculuğu yapması imkansızdır.
    Ama zihnimiz yapabilir.Çünkü zihin kütlesizdir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster