1. 1.
    0
    ekonominin canlanması, krizin korkup kaçması için bir taş da siz atın. siz bir taş attığınızda bankanın, mcdonalds’ın vitrininin camları kırılır. “cam kırıldı” diye üzülmeyin, onların bir günlük kazancı, sizin on yıllık gelirinize denk. cam kırılınca camcı çağırırlar, camcı kazanır. sizin kaldırımdan söktüğünüz taşı yerine koymak için belediye taşeron firmaya iş verir. taşeron firma sigortasız, asgari ücretli sözleşmeli işçi çalıştırır, işçi kazanır. işçi kazandığı parayla evine ekmek zütürür, fırıncı kazanır. çocuklarına defter-kalem alır, kırtasiyeci kazanır. kırtasiyeci kazancıyla protesto edilmiş senedinin bir kısmını öder, toptancı kazanır. siz taş atınca polis üzerinize göz yaşartıcı gaz sıkar, silah şirketi kazanır, limoncu kazanır, sirkeci kazanır.

    ama en önemlisi, siz taş attıkça, kapalı kapıların ardında dünyanın kaderini belirlemekte olan bir avuç para babası artık köpeksiz köyde değneksiz dolaşma çağının geçtiğini fark eder. bundan böyle “benden sonra tufan” pervasızlığıyla, “yoksul ülkelerde savaş çıkacak, daha çok bebek ölecek, işsizlik daha da artacak, ama olsun, mali sistem krizden çıkıyor,” diyemez. siz taş attıkça dünyanın yoksulları, açlığa, işsizliğe, sosyal güvencesizliğe, tedavi edilebilir hastalıklardan ölüme mahkûm kılınmışları, hayatı, dünyayı değiştirmenin o kadar da zor olmadığını, bunun yolunun “yeter artık!” diye haykırmaktan geçtiğini kavrarlar. özgüvenleri artar. onlar da taş atmaya başlarlar. karı değil, insanı hedefleyen bir ekonomi, geceleri aç yatılmayan, insanları ekmeğe, bebeleri süte doymuş bir dünya için bir taş da siz atin!
    evet, bir taş da siz atın; şeytan(lar)ı taşlayın…

    şeytan(lar)ı taşlamak “suç” olamaz; tabii “adalet”, george bernard shaw’ın, “kaplan adamı öldürmek isterse adı vahşilik, adam kaplanı öldürmek isterse adı spor olur. suç ile adalet arasındaki fark da bundan büyük değildir,” diye dalga geçtiği ikiyüzlülük değil ise.

    evet, evet, edward said gibi bir taş da siz atin; şeytan(lar)ı taşlayın.
    ···
   tümünü göster